İslamiyet Öncesi Türk Devletleri’nde Kültür Ve Medeniyet

yorumsuz
2.170


Bu yazıda İslamiyet Öncesi Türk Devletleri’nde Kültür Ve Medeniyet gibi konulara değinilecektir.

Yazı haritası: Türklerde Veraset sistemi, Kut anlayışı, Ordu, Din ve inanış, Yazı Dil ve Edebiyat, Sözlü ve Yazılı Edebiyat ürünleri, Orhun yazıtları gibi alt başlıklara yer verilmiştir. Ayrıca yazının sonunda içerik pdf olarak paylaşılmıştır.

1) DEVLET YÖNETİMİ

A) DEVLET:

  • İslamiyet’ten önce Türkler devlete “İL” veya “EL” demişlerdir. Siyasi teşkilatlanmanın en üst kademesinde “il=devlet” bulunurdu.
  • Devlet yönetiminde teşkilatçılık ve örgüt kültürü gelişmiştir. Devlet; “Federal – Federatif” biçimde örgütlenmiştir. Yani; “Boylar Federasyonu” şeklindedir; boylar (yabgu) iç işlerinde serbest, dış işlerinde Kağan’a bağlıdır.   ((Yabgu: Hükümdardan sonra gelen en önemli yönetici (vali))

Türk Hükümdarlarının Tarih Boyunca Tahta Çıkış Şekilleri

  • Hanedan üyeleri arasında siyasi ve askeri mücadeleyi kazanan hükümdar olarak tahta çıkması (En sık rastlanan durum)
  • Hükümdarın rakipsiz aday olması (taht kavgası yok)
  • Seçim Usulü (Kengeş, Toy veya Kurultay denilen devletin ileri gelenlerinden oluşan meclisin toplanarak hanedan üyelerinden birini tahta geçirmesi)
  • Ekber ve Erşâd (En yaşlı ve Olgun) olanın başa geçmesi. (Bu yöntem I. Ahmet zamanından itibaren sadece Osmanlı Devleti’nde uygulanmıştır)

*Hükümdar Unvanları: Han, Hakan, Kağan, İlteber, İlteriş, İdikut, Tanhu, Şanyu, Erkin, Yabgu gibi

Hükümdarlık Alametleri (Bağımsızlık Sembolleri): Otağ (çadır), Örgin (taht), Tuğ (sancak), Nevbet (davul), Yarlığ (ferman), Kotuz-Sorguç (şapkaya takılan at kuyruğu – miğfer), Yay.
(Ok: Hakimiyet alameti değil, bağlılığı gösterir.)

UYARI: Bu semboller sadece hükümdar tarafından kullanılırdı; başkaları tarafından kullanılması hükümdara isyan etme ile eş anlamlıydı.

Hükümdarın Görevleri: Halkını; savunmak, çoğaltmak, doyurmak, girdirmek (sosyal devlet anlayışı); boylar ve bodunlar arasında uyum ve işbirliği sağlamak, milletine hesap vermek, ülkeyi töreye göre yönetmektir. Türk hükümdarı gece uyumadan, gündüz oturmadan çalışmakla yükümlüydü. Hükümdar bu görevlerini yerine getirmediği zaman, kendisine Tanrı tarafından verilmiş olan KUT’un Tanrı tarafından geri alındığına hükmedilirdi.

TÜRKLER’DE VERASET SİSTEMİ

  • Türklerde devlet hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı; ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı. Her prensin (Tekin’in) hükümdar olma hakkı vardı.
  • İKAZ: Bu anlayış; Türk devletlerinde sık sık taht kavgalarının çıkmasına ve Türk devletlerinin parçalanmasına sebep olmuştur.

Kut Anlayışı

  • Devleti yönetme yetkisinin Tanrı (Tengri) tarafından verildiğine inanılırdı. Tanrı tarafından verilen yetkiye “Kut” denirdi. Yani; “Kut-almış” kişi hükümdar olurdu.
  • Kut’un kan yoluyla hükümdarın tüm erkek çocuklarına geçtiğine inanıldığından Hükümdar ailesinin kanını akıtmak günah sayılırdı. (yay kirişi ile boğdurularak öldürüldü)
  • Bütün hanedan üyelerinde “Kut” olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan güvenen kişi taht kavgasına girebiliyordu. Bu durum; Türk Devletlerini ya iç savaş sonucu istikrarsızlığa, ya da bölünmeye götürüyordu.
  • Türk töresinde ana-babaya itaat esas olmasına rağmen, hükümdar bunun dışında tutulmuştur. Devletin devamı için baba-oğul veya kardeşlerin birbirleriyle mücadelesi normal karşılanmıştır. Çünkü; bu sayede en güçlü ve en yetenekli kişi devletin başına geçecektir.

İkili Teşkilat

  • Devlet; Doğu ve Batı (Sağ – Sol) şeklinde ikili olarak teşkilatlandırılmıştır. Bu yapılanmaya “Çifte Krallık” ya da “İkili Teşkilat” denir. Doğu, Batıya göre üstündür. (Güneşin doğduğu yer olduğu için.) Ülkenin Doğusu “Kağan” tarafından yönetilirken, Batısı “Yabgu” unvanıyla hükümdarın kardeşi tarafından yönetilmiştir. Yabgu; iç işlerinde serbest, dış işlerinde Kağana bağlıdır (Federal Yapı). Devletin ikiye bölünerek yapılandırılmasında;

a) Taht kavgalarını engellemek isteği,
b) Yönetimi kolaylaştırmak düşüncesi, etkilidir.

İKAZ: İlk kez I. Göktürk Devleti tarafından uygulanmıştır. Doğu’yu Bumin Kağan, Batı’yı kardeşi İstemi Yabgu yönetmiştir.

B) MECLİS VE HÜKÜMET:

  • Türk Meclislerine; “Toy, Kurultay veya Kengeş” denilirdi. Hakan bulunmadığı zamanlarda meclis “Aygucı” tarafından yönetilmekteydi. * Kurultay’da ülkenin ekonomik, siyasi, sosyal, dini ve askeri konuları görüşülürdü.
  • Kurultay olağan durumlarda her yıl 2 defa toplanırdı. Birinci toplantı 5. ayda, ikinci toplantı 9. ayda yapılırdı.
  • Kurultayın aldığı kararlar genellikle Hakan tarafından da kabul edilirdi. Ancak; yinede son sözün “Kut” sahibi olan Hakana ait olması bakımından bir “Danışma Organı” olarak kabul edilirdi.
  • Meclise katılma hakkına sahip olanlara Toygun denir.
  • Kurultay’ın (Toy’un) Üyeleri; Hakan, Hatun, Hanedan Üyeleri, Hükümet Üyeleri, Boy Beyleri.
  • Orta Asya Türk devlet geleneğine göre hükümdar eşleri de (Hatun-Katun) yönetimde söz sahibi idi ve Kurultay toplantılarına gerektiğinde katılırdı. Bunun dışında; kağana vekâlet eder, elçiler yollar, elçiler kabul eder ve buyruklar çıkarabilirdi.

İKAZ: Bu durum; İslamiyet Öncesi Türk Devletleri’nde kadının da yönetime katıldığını ve hükümdarı temsil etme hakkının olduğunu göstermektedir.

3) ORDU:

  • Göçebe yaşam biçimi (Bozkır Kültürü) Türklerin savaşçı karakterini geliştirmiştir.
  • Türklerin dış tehlikelerle karşı karşıya kalması ve topraklarının doğal sınırlarla korunmaması sonucu askerlik gelişmiştir.
  • Türk ordusu daimiydi, kadın-erkek her an savaşa hazırdı. (“ordu-millet” anlayışı)
  • Türk ordusunun temeli atlı askerlerden meydana geliyordu.
  • Türk ordusu ücretli değildi. (Hazarlar hariç)
  • Türklerde savaştan dönen yiğitler için “Toy” adı verilen şölenler düzenlenirdi. Amaç; halk arasında dayanışmayı sağlamaktır.
  • Asya Hun Devleti hükümdarı Mete Han; tarihteki düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusu’nu (Onluk Sistem’i) kurmuştur. (Amaç; orduda hiyerarşiyi sağlayarak orduyu güçlendirmektir.)
  • Savaş sırasında süvari birlikleri yarım ay biçiminde açılarak, merkezdekiler geri çekilirlerdi. Buna “Sahte Ricat” denilirdi. İstenilen yere çekilen düşman kuvvetleri, pusudaki kuvvetler tarafından çembere alınarak yok edilirdi. ((“Turan Taktiği (Kurt Oyunu)”))
  • Uygurlar; benimsedikleri Mani dininin özelliklerinden dolayı (avlanmayı, et yemeyi ve savaşmayı yasakladığı için) savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir.
  • Türklerde tarihi süreç içinde en az değişiklik “Askeri” özelliklerinde meydana gelmiştir.

5) DİN VE İNANIŞ:

  • Klan (örgütlenmiş en küçük toplum tipi) aşamasında Türklerin en eski inanç sistemleri “Totemizm”dir. Kutsal sayılan bitki, hayvan ve eşyanın soyundan geldiklerine inanırlardı. Totemlerine “Ongun” adını vermişlerdir. Bunlar; çift başlı kartal, bozkurt, kartal ve ejderhadır.
  • İslamiyet Öncesi Türklerin inanışlarını dört grupta toplayabiliriz:

1) Tabiat Kuvvetlerine İnanma (Natürizm): Dağ, ağaç, göl, kaya gibi varlıkların gizli güçlere sahip olduklarına inanırlardı.

2) Atalar Kültü (Aminizm): Ölmüş atalara ait hatıralar kutsal sayılmış; onların ruhlarının kendilerini koruduğuna inanılarak onlar için kurban kesilirdi.

3) Şamanizm: “Kam”, “Baksı” veya “Şaman” adı verilen din adamlarının kötü veya iyi ruhlarla temas sağladıklarına inanılırdı.

4) Göktanrı Dini: Türklerin İslamiyet’ten önceki dini Göktanrı diniydi. Bu dine göre Türkler;
A) Tek bir Tanrının evreni yarattığına ve gökte oturduğuna inanıyorlardı. Tanrı sonsuzdur ve herhangi bir şekle sokulamaz. Bundan dolayı; Türklerde putçuluk olmadığı gibi, putları korumak için yapılan tapınaklar da yoktur.
*B) Ölüler “KURGAN” adı verilen mezarlara gömülürdü. Öldükten sonra dirileceklerine inandıklarından (ahiret inancı); ölülerini atı, eşyaları ve silahıyla birlikte gömmüşlerdir.
UYARI: Orta Asya Türk Devletleri’nde ikinci bir yaşama inanıldığına kanıt olarak;

  • a) Cennet ve cehennem inanışının olması,
  • b) Mezarlara ölünün gündelik eşyalarının koyulması,
  • c) Mezarlarda mumyalanmış ölülere rastlanılması, gösterilebilir.
  • C) Mezarlara ölünün, sağlığında öldürdüğü düşman sayısı kadar “BALBAL” adı verilen küçük heykeller dikerlerdi.
  • D) Cennet’e “UÇMAĞ”, cehenneme ise “TAMU” diyorlardı.
  • E) Ölüleri için “YUĞ” adı verilen cenaze törenleri yaparlar; “YUĞ AŞI” denilen yemekler verirlerdi.
  • F) Cenaze törenlerinde halka hizmet eden, halkın değer verdiği üstün komutan ve hükümdarlar için söylenen matem şiirlerine “SAGU” diyorlardı.
  • G) Şölenlerde Kopuz denilen müzik aleti eşliğinde söylenip çalınan, aşk ve tabiat temalarını işleyen manzum eserlere “KOŞUK” diyorlardı (İslamiyet döneminde Koşma)
  • H) Türk mitolojisinde doğum ve bereketin sembolü olan en önemli tanrıçanın adına “UMAY” diyorlardı.
  • I) Türk mitolojisinde kutsiyetine inanılan (yağmur yağdıran) sihirli taşın adına “YADA TAŞI” diyorlardı.

*SÜZGEÇ: Tuna Bulgarları, Avarlar, Macarlar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar (Kıpçaklar) Hıristiyanlığı; Uygurlar Mani ve Budizm’i; Hazarlar Museviliği; Karluklar, Oğuzlar, İdil Bulgarları ve Yağmalar İslamiyet’i kabul etmişlerdir.

İKAZ: Türklerin yaşayışına en uygun din İslamiyet olduğu için, sadece İslamiyet’i benimseyen Türkler milli benliklerini koruyabilmişler; diğer dinleri kabul eden Türklerin birçoğu asimile olmuşlardır.

eski Türlerde Dini İnanç

6) EKONOMİK HAYAT:

  • İlk dönemlerde göçebe bir hayat yaşayan Türklerde hayvancılık temel geçim kaynağıydı. Hayvancılığa dayalı ürünler ihraç edilmiş, tarıma dayalı ürünler ithal edilmiştir.
  • Daha sonraları tarım da gelişmişti. Arpa, buğday, darı gibi tahılları yetiştiriyorlardı.
  • Uygurlara kadar genelde göçebe hayat biçimi benimsenmiş olmasına rağmen, Hunlar dönemine ait sulama kanalları, saban ve orak gibi buluntulara rastlanılması bu dönemde de tarımla uğraşıldığının kanıtlarıdır.   İKAZ: “Tötö Kanalı”; Hunların açtığı Göktürkler tarafından kullanılan sulama kanalıdır.
  • Ticaret önemli bir gelir kaynağıydı. Türk ülkeleri İPEK YOLU üzerindeydi.
  • Çin-Türk mücadelesinin temel nedeni İpek Yolu’na hâkim olmaktı.
  • Türklerde verginin temelini göçebe yaşamdan dolayı hayvan vergisi oluşturmuştur. Ancak; Uygurlar’dan itibaren toprak ve mesken vergisi de alınmaya başlanmıştır.
  • Türklerde ilk para Asya Hunları’nda, (hükümdarın mührünü taşıyan “Kamdu” denilen ipek kumaş parçaları) kullanılmıştır.
  • Dokumacılık gelişmiş olup dünyanın en eski halısı Orta Asya’da Pazırık Kurganı’nda ortaya çıkarılmıştır. Halı; ilk kez Hunlar tarafından koyunyününden dokunmuştur.

7) YAZI, DİL VE EDEBİYAT:

  • Orta Asya Türklerine ait bilinen ilk alfabe 38 harften oluşan “Göktürk Alfabesi”dir.
  • Türkler tarih boyunca Göktürk, Uygur, Sogd, Brahmi (Hindistan), Süryani (Mardin), Arap, Latin ve Kiril alfabelerini kullanmışlardır.

Göktürk (Orhun) Alfabesi: 38 harften meydana gelir. Göktürk yazısına ilk defa Orhun Nehri kıyısındaki kitabelerde rastlandığı için ORHUN ALFABESİ de denir.
Uygur Alfabesi: 18 harften meydana gelir. Uygurlar bu alfabeyi Sogd alfabesinden yararlanarak hazırlamışlardır.
Arap Alfabesi: İslamiyet’in kabulüyle birlikte ilk defa kullanılmaya başlanmıştır.
Latin Alfabesi: Cumhuriyetin ilanı sonrasında 1 Kasım 1928’de kabul edilmiştir.
Kiril Alfabesi: SSCB hâkimiyeti altında yaşayan Türk toplulukları tarafından kullanılmıştır. Eski Sovyetler Birliği idaresindeki Türklere 1937-1940  yılları arasında Stalin rejimi tarafından kabul ettirilmiştir.

A) Sözlü Edebiyat Ürünleri:

Sav: Atasözleri
Sagu: Cenaze törenlerinde yapılan ağıtlar
Koşuk: Şölenlerde kopuz denilen müzik aleti eşliğinde söylenen şiirler
Destan: Bağımsızlık, kahramanlık, vatan konularının işlendiği sözlü ürünler

: Başlıca Türk Destanları :
1) İskitler (Saka) —–> Alp Er Tunga Destanı ((İskit-Pers (İran) Savaşları)), Şu Destanı
2) Hunlar (Oğuzların)—> Oğuz Kağan Destanı
3) Göktürkler ——-> Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı
4) Uygurlar ——–> Göç Destanı, Türeyiş Destanı
5) Kırgızlar ——–> Manas Destanı (en uzun Türk destanı) (400 bin mısra)
6) Oğuz -Kıpçak ——> Dede Korkut Hikâyeleri

NOT: Türkler başka ulusların destanlarında da yerlerini almıştır;

  • İgor Destanı (Rus – Kuman)
  • Şehname (İran – Saka)
  •  Nibelüngen (Alman – Hun)

B) Yazılı Edebiyat Ürünleri:

  • Göçebe yaşamdan dolayı yazılı kültüre geç başlanıldığı için Türklerin ilk dönemleriyle ilgili bilgilere daha çok Çin, Moğol, Bizans ve Sasani (İran) kaynaklarından ulaşılmaktadır.

*** : Başlıca Türk Yazıtları (Kitabeleri) : ***

1) Yenisey Yazıtları ———–> Kırgızlar
Kırgızların VI. yy.’da mezar taşlarına yazdıkları yazılardan oluşmaktadır. (en eski kitabe)

2) Orhun (Göktürk) Yazıtları ——————–>  Göktürkler
II. Göktürk (Kutluk Devleti) zamanında VIII. yy’da Bilge Kağan, Kültiğin ve Vezir Tonyukuk adına dikilen anıtlardır.

3) Karabalgasun (Ordubalık) Yazıtları ———-> Uygurlar
Uygurlar zamanında kabul edilen Mani dini hakkında bilgiler verir.

4) Şine-Usu Yazıtı (Moyen-Çur Kitabesi) ——–> Uygurlar
Uygur Kağanı Moyen-Çur’un Çin’e karşı yaptığı seferlerden bahseder.

: Orhun Yazıtları (Göktürk Kitabeleri) :

  • II. Göktürk (Kutluk) Devleti zamanında Bilge Kağan (735), Kültigin (732) ve Vezir Tonyukuk (720) adlarına dikilmişlerdir. (8. yy.)
  • Göktürk Devleti’nin kuruluşu ve yükselişi, Kültigin ve Bilge Kağan’ın kahramanlıkları, başarıları anlatılmakta, Türk milletine öğütler verilmektedir.
  • Yulug (Yollug) Tegin isimli bir Türk prensi tarafından yazılmışlardır.

İKAZ: Bu nedenle, “Yulug (Yollug) Tegin” için ilk Türk edebiyatçısı diyebiliriz.

  • 1893 yılında Danimarkalı Bilgin “Thomsen” tarafından okunmuştur.

Orhun Yazıtları’nın Özellikleri:

  • a) Türk adının geçtiği ilk yazılı belgedir.
  • b) Türk Tarihinin ve Türk Edebiyatının ilk yazılı belgesidir.
  • c) Yöneticilerin millete hesap verdiği belge niteliğindedir.
  • d) Halk ve devletin birbirlerine karşı görevleri belirtilmiştir. Türklerde “sosyal devlet” anlayışının var olduğunu göstermektedir.

8) BİLİM VE SANAT:

  • 1) “Tayanç” ve “Keneşçi” denilen bilim adamları hükümdara danışmanlık yapmıştır.
  • 2) Bilim adamları ve hükümdarın katıldığı “Keneş Meclisi” yılın belli günlerinde toplanmaktaydı.
  • 3) Uygurların ilk kez yerleşik hayata geçmesi ile birlikte mimari alanda gelişme gösterilmiş, tapınaklar ve saraylar gibi kalıcı mimari eserler meydana getirilmiştir.
  • 4) Minyatür sanatı ilk kez Uygurlar tarafından kullanılmıştır. Minyatür eserler “Bedizci” adı verilen ressamlar tarafından ortaya konmuştur.
  • 5) Saraylara ait duvar kalıntılarında Fresko (Duvar Resmi) yöntemini kullanmışlardır.
  • 6) Uygurlar; tahta harflerden matbaayı ve pamuktan kâğıdı yapmışlardır. Çağdaş matbaanın temeli sayılan Hareketli Harf Sistemini’ni bulmuşlardır.
  • 7) Toy ve şölenlerde “kopuz” adı verilen müzik aletlerini kullanmışlardır.
  • 8) Eşya ve binalarda Hayvan Uslubu denilen hayvan figürlerini kullanmışlardır. (ilk önce İskitler)
  • 9) Astronomi bilimi gelişmiştir; Uygurlar 1 yılı 365 gün 6 saat olarak hesaplayarak, 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni icat etmişlerdir. 
  • 10) Madencilikte özellikle de demircilikte ileri gitmişlerdir. Kazakistan’ın başkenti Almaata şehri yakınlarındaki Esik Kurganından çıkarılan “Altın Adam Heykeli (Altın Elbiseli Adam Zırhı)” ve Hunlara aittir.

 

kaynak: oguzhanhoca.com
Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+


Etiketler: , , ,
Eklenme Tarihi: 14 Ocak 2013

Konu hakkında yorumunuzu yazın