EĞİTİMDE SÜPRİZ/YENİ KAVRAMLAR

18 yorum
9.696


Takım–Oyun–Turnuva (TOT):
Öğretmen önce dersi sunar ve öğrenciler konuyu takım arkadaşlarına öğretir. Her takımdan seçilecek bir ya da birkaç kişi yarışırlar ve yarışma sonucu elde ettikleri puanlarla takımlarına destek olurlar.Yarışma sırasında, oyuna-turnuvaya katılan öğrencilere takım arkadaşları yardım etmezler. Öğrenciler, kendileriyle geçmiş puanları (örneğin ders matematikse, önceden aldığı matematik puanları) yaklaşık aynı olan öğrencilerle üçer kişilik turnuva masalarında karşılaşırlar. Öğrencinin düzeyi yükseldikçe, bir üst turnuva masasında yarışabilir. Turnuva masasında kazanan öğrenci, kendisine ve takımına puan getirir. Öğrencilerin aldıkları puanlar toplanarak, takım puanları elde edilir.Yüksek düzeyde yeterlik gösteren takımlar, sertifikalar ya da değişik takım ödülleri kazanırlar.
 
Çağrışımsal Basamaklar:
Kişinin yeni öğrenmeyle ilgili öznel zihinsel çağrışımları basamaklar halinde uzanıyorsa bir tablo grafik oluşturuyorsa buna çağrışımsal basamaklar denir.

Çağrışımsal anlam:
kişinin öğrendiği bilgileri önceki bilgilerle yaşantılarla ilişkilendirerek öğrenmesi, yeni yaşantıya anlam vermesidir.Çağrışımsal anlam, kişinin zihninde gerçekleştiği için özneldir.Yani her bireyde aynı şekilde gerçekleşmez..

Psikolojik Sağlamlık:
Bir olumsuzluk durumu ile karşı karşıya kalındığında, risk faktörleri ve koruyucu faktörlerin etkileşimi sonucu oluşan süreçte, bireyin hayatındaki değişikliğe uyum göstermesini içermektedir. Psikolojik sağlamlıkla ilgili yapılan çalışmalar risk karşısında bireyin uyum göstermesi üzerine odaklanmıştır. Stresli yaşam olaylarının neden olduğu risk faktörleri ve riskin olumsuz etkilerini hafifleten koruyucu faktörler, gelişimsel bir süreç olarak da tanımlanan psikolojik sağlamlık kavramına katkıda bulunmaktadırlar.

Metabiliş(Üstbiliş):
Bir bireyin bilişsel süreçlerini nasıl işleyeceğini anlayarak bu süreçleri denetim/kontrol altına almasıdır. birey bilişsel düşüncelerini kontrol altına alırken doğal olarak daha fazla düşünür ve bu kavram bir bakıma “düşündüğünü düşünme” olarakta adlandırılabilir.Olayı kontrol açısından değerlendirirsek; bireyin düşüncelerini kontrol altına alması. yani düşüncelerini planlaması, ileriyi tahmin etmesi, düşüncelerini izleme ve değerlendirme sürecine katmasıdır.

Transreferans:
İnsan eger gecmisinde sevgi cinsellik saldirganlik gbi duygulari yogun yasamissa bunlari bugune getirip yenidn yasayarak,bunlari psikolojik danismana yuklemesine deniliyor.

Yansıtıcı Konuşma :
Yansıtıcı konuşma dilinde sadece kişiyi dinliyorsunuz, asla yorum yapmıyorsunuz ve sonra onun ne hissettiğini anlamaya çalışıp, sesli ifade ediyorsunuz.

Yapma-Bozma Mekanizması :
Kusurlu davranışlarımız için dilediğimiz özürler, günahlarımıza karşılık verdiğimiz sadakalar ve arada bir duyduğumuz pişmanlık duyguları bu mekanizmanın ürünüdür. Bazı dinlerdeki günah çıkarma ya da kusurların bağışlanacağı güvencesi, insanın yaptığı yanlışların bağışlanmasına ve her şeye y…eniden başlayabilmeye karşı duyduğu yoğun ihtiyacı yansıtır.

psikolojik tepkisellik:
Düzenlemeler veya dayatmalar karşısında, özgürlük ve özerklik şeklinde beliren caydırıcı duygusal bir tepkidir. Bu tepki, özellikle bireylerin belirli bir görüş ya da davranışa kendisini zorunlu hissettiğinde yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Brehm & Brehm, 1981)Özellikle özgürlükteki bir azalmanın tekrar elde edilebilmesi amacıyla ortaya konulan davranışlara psikolojik tepkisellik denir. Seçim özgürlüğü dış etmenlerle kısıtlandığında kaybedilen özgürlüğü yeniden kazanma ve kaybı önleme amaçlı yapılan davranışlar. Örneğin ağlayarak istediğini yaptıran çocuk, ağlamasına karşın ebeveynler bir eylem yapmıyorsa, çocuk bu davranışını daha da arttırarak amacına ulaşmaya çalışacaktır.

Davranışta Kontrast:
Bir ayırt edici uyarıcı durumunda davranışın pekiştirilmesiyle davranışta artma, pekiştirilmeme durumunda azalma görülmesidir. Örneğin 1000 tl maaş alan birinin; maaşı 800 tl ye düşürülürse performansında azalma (Negatif Davranışta Kontrast), 1200 tl ye çıkarılırsa performansında artma(Pozitif Davranışta Kontrast) gözlenecektir.

Tersine Zincir:
biçimlendirmenin değişik bir formudur. Bazı öğrenme konuları baştan sona değil sondan başa doğru zincirleme yapılarak öğretilir.Örneğin: paragraf yazma konusunda önce sonuç cümlesi eksik bırakılan bir paragraf verilerek uygun cümle bulması istenir.sonra eksik bir paragraf daha verilerek destekleyici cümle ve sonuç cümlesi yazarak tamamlaması istenir.en son olarak başlık verilerek destekleyici cümleler ve sonuç cümlesi yazması istenir.

Winnetka planı(sistemi):
Öğretimin mümkün olduğu kadar bireyselleştirilmesi asıl amaçtır.Çünkü bilgi ve beceri kazanma miktar ve süresi bireyden bireye değişmektedir.Öğretmen çocukların çalışlamalarını izlemekte, bir dosyada biriktirmekte ve çocuğun öğretimin amacına ulaşıp ulaşmadığına bir test ile kontrol etmektedir.Bir konuyu bitiren öğrenci diğer konuya geçebilir.

Jena planı:
grup çalışmalarının ağırlık kazandığı bir sistemdir. gruplar 2-6 kişilik olabilir ve öğrenciler grup arkadaşlarını kendileri seçerler.Bir grupta yetei olgunluğa geçen öğrenci bir üst gruba geçer.Geçiş notla değil öğretmenin verdiği raporla olur.Grup içinde her öğrenci serbest çalışır.Her grubun kendine has çalışma odası vardır.Öğretmen rehberdir.Eğitim ortamı sağlamakla görevlidir.

Kısmi Pekiştirme:
Öğrenci etkinlikleri kısmen kabul edilebilir olduğunda, davranışın sadece arzu edilen boyutuna yönelik süregelen girişimleri belirli bir şekilde güdülemek maksadıyla pekiştireç kullanmak isteyebilirsiniz. Bu gibi durumlarda kısmi pekiştirme tekniği kullanılmalıdır. Kısmi pekiştirme, bir öğrenci girişiminin veya etkinliğinin sadece arzu edilen boyutu pekiştirildiğinde meydana gelir. Örneğin, bir öğrenci tahtada problemi yanlış çözdüğünde gidiş yolunu veya gayretini pekiştirebilirsiniz. İşlenen konuyla ilgisi olmayan fakat ilginç bir fikir ortaya atan bir öğrencinin sadece ilginç bir fikir belirtmesi pekiştirilebilir. Kısmi pekiştirme, özellikle utangaç veya başarısı düşük öğrencilerin derse katılımlarının sağlanmasında etkili bir tekniktir.

Temel Atıf Hatası:
yapılan küçük bi hatanın genellenmesi olayı.mesela çocuk eski bi bardağı kırıyor ve sakar olarak ilan ediliyor.

Basımlama:
içgüdüsel davranış biliminin alt kollarından birisidir. konrad lorenz adındaki amcanın biri kaz yavruları üzerinde yapmış olduğu deneyde; kaz yavrucuklarının doğumundan sonra geçen kısa süre içinde (12-24 saat) etraflarındaki hareket eden bir cisim veya bir canlının peşinden gittiklerini gözlemlemiş.

MİM:
Sessiz Sinema’dan aklına gelsin.öğrencilere belli kavramların öğretilmesinde oyun yoluyla uygulanan, dikkatle izlemeyi ve zorunlu düşünmeyi kılavuzlayıcı, oldukça kullanışlı bir etkinliktir.Mim etkinliğindeki temel zorunluluk öğrencinin bedeni yoluyla ifadelendirme davranışı sağlamasıdır. Bu etkinlikte önemli olan anlatıcının konuşmaması, izleyicilerin fikir üretmesidir.

Amnezi:
Geçici veya uzun süreli hafıza kaybı

Askı Sözcük Yöntemi:
Düzenli bir listeyi anımsamak için kullanılan bir yöntem. Bu yöntemde sıra ile her bir sayı için söylenişe uygun ritmik askı sözcükler bulunur. askı sözcüklerin zihinsel resimlerinin oluşturulması kolay olmalıdır.madde imgelerinin anımsanabilmesi için her biri askı sözcükle ilişkilendirilir.

Anahtar sözcük yöntemi (keyword):
Bilginin sırasıyla anımsanmasının zorunlu olmadığı durumlarda kullanulır.Özellikle yabancı dildeki sözcükleri öğrenmede kullanılır.

Pasif Beklenti:
piaget’nin bilişsel gelişim kuramında duyusal-motor dönem içerisinde değerlendirilen bir kavramdır. bebeğin amaçlı davranışta bulunamadığını ifade etmektedir. amaçlı davranışlara ise yine aynı dönemde 6-8. aylarda geçilir.

İstemli Dikkat ::
Dışarıdan gelen seslere dikkat ettinistemsiz dikkat : kapı caldı kapıya yoneldin dikkatin oraya toplandıbölünmüş dikkat: iki şeye aynı anda hem dışardan gelen seslere hem kapıya dikkat ettin.

ilk cocukluk =işlem oncesi donem

Boylamsal Yöntem:
incelenecek davranışın bu davranışa konu olan özelliklerin olgu ya da olayların belirli zaman dilimi süreleri içinde, birden çok bireyi inceleme konusu yapacak biçimde gözlemlemek amacını taşır.örnek: insan davranışlarının gelişimi; doğumdan ergenlik dönemine kadarki bilişsel davranışlaarı betimlemek.

KESİTSEL YÖNTEM:
aynı yaş dilimlerinde bulunan çok sayıdaki bebek ve çocukların, belirli davranışsal özelliklerine bakılırak o yaş dilimine özgü özelliklerin belirlenmesini amaçlamaktadır.

META- ANALİZ
Çok sayıda bağımsız çalışmanın sonuçlarını “havuzlayarak” birleştirmek ve belli bir konuda yeni özel sonuçlara erişmek için yapılan istatistiksel çalışma tekniğidir.

TEKZİP METİNLERİ
birkişi başka birinin hakkında birşeyler demiş karşı taraf da bunun doğru olmadığına dair bir yazı yani onun görüşünü çürütme yolunda yazmış yani yalanlamış olmasıdır.

TGA(Tahmin-Gözlem-Açıklama):
TGA yöntemi yapılandırmacı öğrenme teorisiyle uyum içindedir etkili bir eğitim için eğitim esnasında öğrenciler kendi düşüncelerini açıklamaya teşvik edilmeli( tahmin etme aşaması), öğrenciler düşüncelerine meydan okuyan durumlarla karşı karşıya konulmalı( gözlem aşaması) öğrencilerin hipotez kurmaları ve olaylara alternatif düşünme fırsatı verilmeli( tahmin etme ve açıklama aşaması)

Gecikmeli koşullama:
teknik olarak zamandaş koşullamayla aynıdır. Fakat koşulsuz uyarıcı, koşullu uyarıcının başlamasından en az 5 saniye sonra verilir. Zamandaş koşullamadan farkı; sürededir.

İn vivo(yerinde duyarsızlaştırma):
rehberlikte kullanılan bir kavramdır ve karşılığı YÜZLEŞTİRME dir.danışanı sorunlarıyla yüzleştiryorsun bu herzaman danışmanla birlikte olmayabilir..danışan tek başınada yüzleşebilir..atılganlık eğitimde ise gerektiğinde Hayır demeyi öğretmektir..

Algısal Set Oluşturma:
Bireylerin nesneleri, olayları ve insanları belli referanslara (örneğin beklentilere ve ön yargılara) göre algıma eğilimlerine algısal set oluşturma denir.

Dışsal denetim odağı :
Dışsal denetim odağına sahip bireyler davranışlarının ve yaşadıklarının kendisi tarafından yönlendirilemeyeceğine inanırlar. İçinde bulundukları olumsuz durumu değiştiremeyeceklerini, yaşamlarını yönlendiremeyeceklerini düşünürler. Kolayca çaresizlik duygusu yaşama eğilimindedirler.

Ön Koşullanma( Duygusal Koşullanma):
mesela 3 arkadaş kayak yapmaya gidecekler ama ali geç kalıo gidemiyor gidenlerden ahmetin ayağı kırılıyor ali yi gördüğünde üzülmesi ayağının kırıldığı zamanı hatırlaması ön koşullanma oluyor.

Hareleme Etkisi:
Sınav kağıdı okurken bir önce okunan kağıtta çıkan notun bir sonraki kağıdı etkilemesi hadisesi. genellikle yorum sorualrı sorulmuş klasik sınavlarda rastlanır.

Güç alanı analizi :
Bir problemin çözümünü destekleyen veya karşı olan faktörlerin belirlenmesi için kullanılır Değişim güçler arasındaki mücadelenin sonucudur. Bu fikri geliştiren tekniğe Güç Alanı Analizi denir. İstenen değişikliğin tüm yönlerini görmeyi sağlar . Sürücü güç değişikliğe zorlayan , önleyici güç ise hareketi engelleyen güçtür.

Sinektik:
Birbirleri ile alakasız parçaları bir araya getirme anlamını taşımaktadır. Temeli analojiye ‘‘ fikirleri başka ortama aktarma ’’ya dayanan bu etkinlik Gordon tarafından üzerinde derinlemesine çalışılan bir uygulamadır.Sinektik uygulamaları için üç farklı analoji belirtilmektedir:

DOĞRUDAN ANALOJİ:
İki obje yada kavramın basitleştirilerek karşılaştırılmasıdır.

KİŞİSEL ANALOJİ:
Öğrenciden kendisini bir eşya veya bir canlının yerine koyması istenir.

TERS ANOLOJİ:
Öğrenciden bir kavram ya da ifadenin zıt, karşıt anlamlarından yararlanması istenerek anlamı güçlendirmesi beklenir.

ÇAĞRIŞIMSAL GEÇİŞ:
Çağrışımsal geçiş bir uyarıcı durumunda gösterilen tepkinin, duruma yeni uyarıcıların eklenmesi, eski uyarıcıların derece derece çıkarılmasıyla tamamen yeni uyarıcılara da eski tepkinin gösterilmesidir. Geçiş sırasında orijinal yarıcı yavaş yavaş ortamdan çıkarılmış; bu orjinal uyarıcıya gösterilen tepki eklenmiş uyarıcıya da gösterilir. Thorndike bu ilkeyi kediye “ayakta dur” emrini öğretirken kullanmıştır. Önce kediye bir parça balığı yukardan göstermiş daha sonra kediye ”ayağa kalk” demiştir. Yeterli sayıda deneme yaptıktan sonra yavaş yavaş balığı ortamdan çekmiş; sadece “ayağa kalk” komutunu verdiğinde kedinin ayağa kalktığı görülmüştür.

Sosyal Atom Ölçeği:
öğrenilmiş çaresizlik düzeyini ölçmeye yarayan bi yöntem. öğrenilmiş çaresizlik düzeyini ölçen ve kişilerin kaygı ve başarısızlık nedenlerini belirlemeye çalışan bir ölçketir.

Plesebo etkisi :
pekiştireçlerin işlevleriyle ilgili bi kavramdır. etkisi fazla olan pekiştireçin düşük etkili bi pekiştireçten daha fzla güdülemesidir. örneğin :sınıfını geçmesi durumunda çikolata yerine bilgisayar alınması. plasebo etkisi:bu psıkolojık bişey.mesela benım basım agrıyor,agrı kesıcı ıstıyorum ama kardesım bana agrı kesıcı degılde ona benzer bir sekerleme turu getırıyor.ben onu agrı kesıcı sanıyorum ve basımın agrısı gecıyor. Plasebo farmakolojik olarak etkisiz, fakat telkine dayalı ve plasebo etkisi olarak da bilinen tedavi etkisini ortaya çıkaran bir tür ilaçtır. Bu psikolojik bişey. Mesela benim başım ağrıyor, ağrı kesici istiyorum ama kardeşim bana ağrı kesici değil de ona benzer bir şekerleme turu getiriyor. Ben onu ağrı kesici sanıyorum ve basımın ağrısı geçiyor.

VERBALİZM:
Program geliştirmede israfı anlatır. Gereksiz yere emek, zaman ve maliyetin kullanılmaması demektir. Öğretmenin sınıfta lüzumsuz konuşmalarını da buna dahil edebiliriz.

KAİN KOMPLEKSİ: kardeş kıskançlığı

CYRANO KOMPLEKSİ:
başkalarının başarılarından ovünç duyma gibi bir anlamı vardı CYRANO KOMPLEKSİ: Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının başkaları tarafından gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu komplekse sahip olan kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi başarılarından duydukları kadar sevinç duyarlar.Kişinin, kendisini bir başkasının yerine tam olarak koyabilme yeteneği bu kompleksin temelidir. İşin içine, suçluluk duyguları, kendi kendini cezalandırma tutkusu ya da mazoizm gibi şeyler karıştığı takdirde, Cyrano kompleksi bir hastalık halini alabilir. Kişinin kendi ihtiyaç, istek ve amaçlarının başkaları tarafından gerçekleştirilmesini tercih eden tutuma verilen addır. Bu komplekse sahip olan kişiler, başkalarının başarılarından, en az kendi başarılarından duydukları kadar sevinç duyarlar.

HALO ETKİSİ:
Kişiyle alakalı OLUMLU bir özellıgın dıger özellıklerede genellenmesi.yani derslerınde basarılı bir cocuk ile tanıstıgınızda,bu cocuk hıc yalan soylemez arkadaslarıyla iyi gecınır gıbı genellemelerde bulunmanız.

CRESPİ etkisi:
ne kadar et o kadar salya:)yani uyarıcı ne kadar artarsa tepkıde o kadar artar.

HORN etkisi:
halo etkısının aynısı ama bunda olumsuz ozellık genellenıyor.

OMNİPOTENT dusunce:
Ergenlerde görulur.kendısınde herseyı yapabılecek gucu gormesıdır.yanı hayaller kurar ılerıde cok luks arabam olacak vılla alacagım gıbı.ve bunu yapabılecek gucu kendısınde gorur.ebeveynler onlara cabalamazsan calısmazsan hıc bırsey elde edemezsın dedıklerınde ıse onların bu konuları cok abarttıgını dusunur.

pragnanz etkisi
gestalt yaklaşımının bir ürünüdür. Kişiler olayları ve durumları bütüncül algılamaktadırlar.

Bakalorya
bakalorya yeni bir eğitim yaklaşımıdır. Geniş alan ya da disiplinler arası yaklaşımın diğer bir adı da bakaloryadır. Farklı disiplin (ders-konu) alanlarının birleştirilerek uygulanmasıdır. Yenilenen eğitim programlarının bir gereğidir.

hawthorn etkisi:
Bir iş yerinde kameralar ile takip edilen bir işçi ilk başlarda iş performansı artarken zaman içinde işverenlerine göre davranan bir kimliğe sahiğ olabilir ve kamera altında başka kemerasız ortamlarda başka davranışlar göstererek gerçek kimliğini gizleme ve iş ortamına göre kimlik üretme problemi olabilecektir. Bu ise sahte kimliklerin çoğalması anlamına gelecektir.Burada asıl olan iş sorumluğun ve iş bilincinin gelişmesi iken (iş kazalarının azaltılması, tartışmaların giderilmesi, güvenliğin sağlanması vs..) gibi iyi yönler için kullanılsada olumsuz etkilerininde gözden kaçırılmamasıdır. Bunu en güzel örnekleri televizyon programlarında açık unutulan kamera ve mikrofonlardır.

diyalektik yaklaşım:
program geliştirmede yer alan bir kavramdır. Birey eğitim ortamında yaşadığı çelişkileri bu yöntemle ortadan kaldırır. diyalektik yaklaşımın temel amacı ikilikleri ve çelişkileri bireyin faydalanacağı bir şekilde ortamdan kaldırmaktır.

postmodernizm:
her birey kendince haklıdır anlayışının bir ürünüdür. Hher bireyin kendi açısından doğru gördüğğü değerler vardır. Kişiler bu değerlere saygı göstermelidir. Bireysellik ve öznel yaklaşım ön plandadır.

ambivalans:
Bir insan veya durumla ilgili olarak zıt duyguların, fikirlerin ve dileklerin birlikte mevcudiyeti anlamına gelir.birini birgün sevip ertesi gün nefret etmek gibi.

transaksiyonel analiz:
bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani bireysel farklılıkların önemidir.

AKROSTİŞ:
Bilgiyi işleme kuramında örgütleme yaparken kullanılan bir teknik kelimelerin ilk harfine göre sıralama Örn:Programlı öğretim ilkeleri KEBAB gibi

Vygotsky’ın proksimal gelişim alanı:
yakınsak gelişim alanı yani birey kendi kendine değilde etrafındaki insanlardan daha çok şey öğrenir.

TEREYAĞ EKMEK TEKNİĞİ:
Verilen bir problem soru yada konu üzerinde öğrenciler önce tek başlarına düşünür daha sonra arkadaşları ile bir araya gelerek düşüncelerini tartışır.Ulaştıkları sonucu sınıfa sunarlar.İlk aşamada düşüncelerini kaydetmeleri istenebilirTüm öğrencilerinaktif olmasını sağlar.Birinci aşamanın üzerine tekrar konuşma fırsatı verdiği için bu adı almıştır.

SANDİVİÇ TEKNİĞİ:
Örneğin öğrencisinin sınıf içinde parmak kaldırmadan konuşmasından rahatsız olan bir öğretmen sandviç tekniğini kullanarak bu eleştirisini aşağıdaki gibi yapabilir.Senin dersimle ilgilenmenden hoşlanıyorum (koşullu + kabul iletisi)Parmak kaldırmadan konuşman sınıfı yönetmemi zorlaştırıyor. (koşullu – kabul iletisi)Ben sana güveniyorum.(koşulsuz + kabul iletisi)

Amortismon
bireyin üst dönem davranışları kazandığında alt dönem davranışları terketmiş olması ÖRN:Ahmet’in yüremeye başladığında emeklemeyi terk etmesi

Reglasyon:(gerileme)
birey bulunduğu dönem davranışları yerine bir alt dönem davranışlarını göstermesi.ÖRN:Yaşlananlar çocuklaşır yada kardeşini kıskanan çocuğun tekrardan biberonla süt içmek istemesi..

uyarıcı izi:
Dıssal bır uyarıcının ortamdan kaldırılması durumunda,bu uyarıcının sınır sıstemı uzerındekı etkısının bır kac sanıye daha surmesi.

phi-fenomen:
ornegın ışıklı panolarda yazıları hareket edıyormus gıbı goruruz.aslında yazılar hareket etmez.sadece panoya monte edılmıs ısıkların yanıp sonme hızı bızım hareket algılamamıza sebep olur.

zeigarnik etkisi:
Zeigarnik Etkisi: İlk kez Rus psikolog bluma Zeigarnik tarafından “yarım kalmış, kesintiye uğramış işler tamamlanmışlardan daha kolay ve net hatırlanır” denilerek dillendirilen, bitmemiş ilişkilerimizi neden sürekli hatırladığımızı, yarım kalan aşklarımızı neden unutamadığımızı, üçüncü gününde eve geri dönmek zorunda kaldığımız tatillerin neden daha çekici gözüktüğünü nedenselleştiren etki. İnsanların bitirilmemiş işleri veya bölünmüş- kesilmiş işleri tamamlanmış olanlara göre daha iyi hatırlayabilmesi.Örneğin, Sinan’ın çalıştığı işyerinde iki gün içinde beş masa ve on yedi sandalye yapması istenmiş. Sinan masaları o gün içinde yapıp bitirmiştir; lakin Sinan sandalyelerin yarısın bitirmiş yarısını bitirememiştir. Sinan’ın bir sonraki gün masayı değil de sadece sandalye yapması gerektiğini hatırlaması. Yarım kalan durumları tamamlama egılımı.ornegın 3soru var.2sını cozuyoruz 1ini cozemıyoruz.aradan uzun bır sure gectıkten sonra cozemedıgımız soruyu hatırlar dıgerlerını hatırlamayız.dıger ornek arkası yarın tıpı reklamlarda reklamcılar bu ılkeyı kullanır.senaryo tamamlanmadıgı ıcın devamını meakla beklerız.

Dedikodu Halkası:
Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine konuşulabilir.

nativist kuram:
Dilin genetikle olustugunu soyler. nativist te sadece biyolojı etmenler var.

tilki taktigi:
uzlasmak ara bulmak ortak yol.

pyglamion etkisi:
kendini gerçekleştiren kehanet

Phi phenemon yasası
Gestalt kuramında algı yanılması kavramının içindedir. hareketsiz nesneleri hareketliymiş gibi algılamasıdır. çizgi filmler en iyi örnek.

Pryor Hayvanı Vurun Yöntemi:
Bir bakıma olumsuz pekiştirmeyle ayndır.örneğin oda arkadaşınız kirli camasırlarını ortada bırakıyor oda arkadısınızı değiştirin bahcedeki kopek butun gece havlıyor veterinere goturup ses tellerini kestirin eşiniz eve homurdanarak geliyor boşanın.

Onarıcı aşırı düzeltme:
Onarıcı aşırı düzeltme çocuğun uygun olmayan davranış sonrasında ortamı düzenlenmesinin üstüne daha fazla görevler eklenerek bir tür ceza verilmesidir.Örn: Duvarı karaladığında tüm duvarı temizletmek.Onarıcı aşırı düzeltme uygulaması uygun olmayan davranış üzerinde odaklanması nedeniyle olumsuz davranışı azaltma yerinearttırma etkisi olabilir.

AYRIMLI PEKİŞTİRME:
Ayrımlı pekiştirmede, uygun olmayan davranışların azaltılması için uygun davranışın artması ya da sürdürülmesi iki temel pekiştirme ilkesine dayanır.n Birincisinde davranış uygun ayırt edici uyaranı izlediğinde pekiştirilir. Örneğin: sınıf içinde konuşma bazı koşullarda uygun bazı koşullarda uygun olmayabilir. Bu durumda sınıf içinde konuşma belli bir uyaranın (öğretmenin soru sorması gibi) varlığında pekiştirilirken diğer durumlarda pekiştirilmez. n İkinci uygulamada ise diğer davranışlar görmezden gelinirken bir hedef davranış pekiştirilir. Böylece pekiştirilen davranış artarken görmezden gelinen davranış azalır.Örneğin: “Öğretmenim, ben” diyerek parmak kaldırma davranışı görmezden gelinir.Herhangi bir olumlu davranış pekiştirilir. n Ayrımlı pekiştirmenin anahtarı yine pekiştirmeden geçer.

Olumlu aşırı düzeltme:
Olumlu aşırı düzeltme problem davranışın o ortam içinde olması gereken şeklinin bireye yaptırılması olarak uygulanmaktadır.Örn: Duvarı çizen çocuğa kağıt kalem vererek bazı şekilleri kopya ettirmek.

Ayıcık taktiği(alttan alma):
kendi gereksinimlerimizden vazgeçerek karşı tarafın gereksinimlerini karşılamasına izin veririz.

Kaplumbağa taktiği:
isteklerimizden ve ilişkilerimizden vazgeçme, GERİ ÇEKİLME taktiğidir.

köpek balığı( zorlama):
asıl olan isteklerimizdir, kazanmaktır, ilişki feda edilebilir.gücü elinde bulunduranın kullandığı taktiktir.

tilki taktiği(uzlaşma):
istekler ve ilişki orta derecede önemli ise biraz ilişkiden biraz isteklerden vazgeçerek ortak yolu bulmak.

baykuş taktiği(yüzleşme)
istekler ve ilişki önemlidir.her iki tarafın gereksinimlerinin de tümden karşılandığı taktiktir.

Diana kompleksi:
kardeşler arasındaki seksüel aktarım

ÖZEL TRANSFER:
orjinal ögrenme durumu ile transfer durumu birbiriyle örtüşür.Örnegin iyi bir masa tenisi oyuncusunun kortlarda da başarılı olması.

GENEL TRANSFER:
orjinal durum ile transfer durumu birbirinden farklıdır. Örneğin masa tenisi oyuncusunun golfte de başarılı olması.

Buzzy
buzzy, fikir çürütme gruplarıdır. phipler ise ispat grupları ve proje çalışmalarıdır.Bunlar birlikte çalışır.Daha çok askeri ve silah alanında kullanılımış.öRNEĞİN PHİLİPS GRUBU YENİ BİR SİLAH ÜRETİYOR buzzy grubu bu silahın etkisini yok etmeye çalışıyor.Sınıf ortamında ise sınıf gruplara ayrılıyor birinci grup yani philips grubu yeni proje ve fikirler üetiyor buzzy grubu ise bu fikri çürütmeye çalışıyor.

İze koşullanma
İze koşullanma denilen şey aslında klasik koşullanmanın ta kendisi. sadece 2. adı ize koşullanma/işaret koşullanması.

Özgeci olmak (alturizm)
Freud dan yeni bir savunma mekanizması daha:Bireyin bencil duygularını bastırarak çevresindekilere yardım etmesi,ilgi göstermesi. yani saçımı süpürge ettim durumu.

Ayna Teorisi:
ergenlikte yaşanan bir durum.Ayna kuramı bireyin kendi benlik algısını oluştururken sosyal çevresinin dönütlerini dikkate aldığını iddia eden bir kuramdır.

• Majistik Düşünce: Yapaycılık (Artifikalizm)

• Pregenital Dönem:
0–6 yaş Dönemi Psikoseksüel Evreler ( Oral, Anal, Fallik)

• Uyanık Bellek:
Kısa Süreli Belleğin diğer adıdır. KSB bir çalışma tezgâhı görevi yapmaktadır.Bu nedenle de hep uyanıktır. Acilen düşünme işlemleri burada yer almaktadır. Örneğin; öğrenciye “3 kg 2,5 TL olan patates mi yoksa 4 kg 3,6 lira olan patatesi almak mı daha karlıdır?” diye sorduğunuzda öğrenci hemen işleyip sonuca ulaşabilir.

• Loci(Yerleşim) Yöntemi:
Bilgiyi işleme kuramında bellek destekleyici ipuçları olarak bilinir. Eski Yunan’da hatiplerin konuşmalarında kullanılan yöntemdir. Bilgilerin bir binanın odalarıyla ilişkilendirip; bir banın oda ve katları gibi bilgileri yerleştirip düzenleme ve hatırlamayı-geri getirmeyi kolaylaştırma yönetimidir.

• Yürütücü Bellek Şeması:
Yürütücü bilişin depolandığı şemanın adıdır. Bireyin kendi bellek yapısı hakkındaki bilgilerin, belli bir konuyu öğrenmek için gerekeli stratejilerin, öğrenilen bilginin geriye getirilmesinde kullanılabilecek uygun stratejilerin vb. içsel temsilcileri yürütücü bellekte depolanmakta ve gerektiğinde uygulamaya geçmektedir.

• İzomorfizim (Eş biçimcilik):
Gestalt Öğrenme Kuramı’na göre psikolojik yaşantı ile beyinde var olan süreçler arasında var olan süreçtir. Dışsal uyarıcılar beyinde reaksiyona neden olmakta ve beyinde bu reaksiyonlar meydana geldiğinde yaşantılar kazanılmaktadır.

• Sıva Kova Hipotezi:
Bilgiyi İşleme Kuramı’nda aynen su sızdıran bir kovada olduğu gibi; var olan bilgilere yenileri eklendikçe eski bilgilerin unutulması demektir.

Entellektüelleştirme:
Stres yaratan sorunlar üzerinde bir türk uzlaşma ya a kapanma biçimi olarak soyut düşünmedir.parasızlıktan istediği gibi yaşayamayan gençlerin ezilen halklar söylemi. Duyguları entellektüel sohbetlere boğmak.

ikonik düşünce
ikonik düşünce işlem öncesinde hayalindeki sembollerle düşünmesi.

Mikrosistem:
Kişiye (öğrenciye) en yakın ilişki içinde olduğu yetişkinler(anne, baba, kardeş, akraba ve akranlar)

Mezosistem:
Öğrenciyi ilgilendiren ve onu da içine belli başlı durumları belirtir. (anababa ile öğretmen ilişkisi)

Ekosistem:
Öğrenciler ile ilişkileri içermez ama ilişkilerin sonuçları öğrencinin bulunduğu ortamı etkiler (Öğretmen aile ilişkileri, öğretmenler toplantısı)

Makrosistem:

VERBALİZM:
Program geliştirmede israfı anlatır. Gereksiz yere emek, zaman ve maliyetin kullanılmaması demektir. Öğretmenin sınıfta lüzumsuz konuşmalarını da buna dahil edebiliriz.

Sistematik Davranış Kuramı (Hull):
Eğer tepki ihtiyaçları karşılanmasını sağlarsa, güdü azalır. Uyarıcı – tepki bağı güçlenir ve “alışkanlık” haline gelir.

Uyarıcı İzi:
Dış uyarıcının sinirler üzerindeki etkisi, uyarıcı yok olduktan sonra birkaç saniye daha sürer.

Reaksiyon Gücü:
Öğrenilmiş bir tepkinin istenilen (ihtiyaç duyulan) bir anda yapılması. Yapıldığı zaman Reaksiyon Eşiği’ni geçtiği varsayılır.

Tepkisel (Koşullu) Engelleme:
Yorgunluk sebebiyle geçici ya da tamamen sönmenin gerçekleşmesi olayı.

Salınım Etkisi:
Öğrenilmiş tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesi farklı durumlarda farklı şekillerde olmaktadır.Tepkinin ortaya çıkmasının engellenmesinin durumdan duruma, zamandan zamana farklılığı.
Gecikme:
Uyarıcı – Tepki arasındaki geçen süre.

Anlık Etkili Reaksiyon Gücü:
Bir uyarıcıya organizmanın birden fazla tepki vermesi olayıdır.

Komite Görüşmesi:
Yeteri sayıda bir grubun, belli bir konuyu inceleyip daha üst bir kurula rapor hazırlamak amacıyla işe koştukları bir konuşma türüdür. Sosyal Bilgiler dersinde “Yurdumuzda Ekonomik Yaşam” ile ilgili belli bir guruba görev verilir. Bu grup belirtilen konuyla ilgili araştırma yapıp sınıfa sunabilir, onun üzerinde sınıfça tartışılabilir.

Genellenmiş Alışkanlık Gücü (Uyarıcı Genellemesi):
Benzer uyarıcılar benzer tepkiler ortaya çıkarır.

Sokrat Tartışması:
Öğretmenin görevi öğrencide var olan bilgileri ortaya çıkarmak.

*Bildiklerinden yola çıkarak yeni bilgiler üretmelerini amaçlar Öğretmen evet hayır sorularıyla öğrencileri önceki öğrenmelerinden şüphe eder duruma getirir. *Öğrenciler zihinsel dengesizlik yaşayarak yanlış bilgilerini farkederler (ironi oluşturma)  *Yanlışı farkeden öğrenciye sorularla doğru bilgi buldurulur. *Böylece eski bilgilerini kullanarak yeni bilgilere ulaşır. *Yaşı küçük öğrencilerde uygulanması zordur
Varoluşçu öğretmen
Varoluşçu öğretmen; yardıma gereksinim duyan, öğrencinin yardımına koşan ve kişiliğin geliştirilmesinde yardım etme zorunluluğu olan kişidir. Böylece, öğretmen öğrencilerin özgürlüğünü sınırlatan kurumların, güç ve eğilimlerin farkına varmalarına yardım eder, seçme özgürlüğünün önemini kavratır, bireyin kendi varlığına önem vermesini öğretir, anlamlı ve anlamsız tercihler arasındaki farkı gösterir.

PARETO DİYAGRAMI:
Bir problemin önemli sebeplerini daha az öneme sahip olan sebeplerden ayırt etmek için kullanılır.dikkatimizi hangi önemli problemevereceğimiz konusunda yardım eder.bu yaklaşıma göre oldukça az sayıdaki faktör herhangi bir sistem veya süreçteki problemlerin büyük çoğunluğunun sebebidir.uygulamalar şu şekildedir Öğrencilerin bireysel ve grup olarak görüş geliştirebilmelerini sağlamak amacıyla kullanılan bir tekniktir. Bir konu belirlenir, sınıf 6-7 kişilik gruplara ayrılır. Her öğrenciye konunun farklı yönleriyle ilgili 3 kart verilir.Her öğrenci konuyla ilgili düşüncelerini yazar ve sıranın ortasına koyar. Ardından her öğrenci sırayla kart çeker ve o kartı sesli bir şekilde herkesle paylaşır. Benzer fikirler bir arada toplanır. Bu fikirler sınıfla paylaşılır, tahtaya yazılır.  Tekniğin etkili olarak kullanılabilmesi için: * Öğrenciler tekniği kullanmadan önce hazırlıklı olması gereklidir * Tekniğin amacı belirtilmeli ve başka örneklerle pekiştirilmeli * Görüşlerin rahatlıkla söylenebileceği bir ortam hazırlanmalı * Görüşler asla eleştirilmemeli 1-en büyük problem nedir 2-problem tüm problemin yüzde kaçını kapsıyor 3-problemin en önemliden en önemsize doğru sıralaması ne şekildedir. Bir konuda karar verebilmek için pareto analizi yapmak gerekmektedir.Sonuçların büyük bir çoğunluğunun, sebeplerin küçük bir yüzdesi yüzünden ortaya çıktığını savunan bir uygulamadır. “80/20 kuralı” olarak da adlandırılan bu teknik, “problemin %80’lik kısmını%20’lik aktivitenin neden olması ve bu önemli %20’lik payın üzerinde yoğunlaşılması” anlamına gelmektedir.

Pareto diagramı, problemin tanımlanması ve yapılan iyileştirmenin seviyesinin ölçülmesi amacıyla kullanılabilecek önemli bir araçtır.

Argümantasyon :
fikrinizi dayandırdığınız temellerden biri.örneğin:ethics dersinde bir olayın etik olmadığını açıklayacaksınız ve bunun üzerine kişisel görüşlerinizi bildireceksiniz.bu durum için neden etik olmadığını açıklayıcı maddeler yazmanız gerekir. bu maddelerin her biri argümanttırargümant verme işi ise argümantasyondur.

Pygmalion etkisi { Beklenti etkisi (Kendini gerçekleştiren kehanet)} :
Bu olgu, kişinin bir süre sonra başkalarının (özellikle de herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesidir.Örneğin, ustası Ahmet Usta Sinan’ın boruların kaynağını temizlerken dikine değil de borunun çevresine göre temizlik yapmasını istemektedir; ama bunu başaramamaktadır. Sinan ustasının ispralı kullanışına dikkat edip onun gibi ispralı kullanarak kaynak dikişlerini temizleyebilmesi.

Öncelik etkisi { ilk izlenim etkisi (primacy efeci)}
Öncelik etkisi { ilk izlenim etkisi (primacy efeci)} :Belirli bir kişiyi betimleyen sıfatlar listesi içersinde, en önce sunulanların bu kişiye ilişkin yargılarımızı daha çok etkilediğini; iletişim alanında ise bir dizi mesaj içersinde en önce sunulanların, kişilerin algıları ve kanaatleri üzerinde daha ağırlıklı bir rol oynadığını ifade etmektedir.Araştırmalar, bireylerin birbirleri hakkında sahip oldukları ilk enformasyonların daha etkili olduğunu göstermektedir. Goffman’ın üzerinde önemle durduğu dış görünüş ya da cephe görüntüsü bilgileri, bu enformasyonlar arasında sayılabilir.Örneğin, Sultan sınıfa ilk yanağında kocaman bir ben vardır ve bu ben onu çok güzel göstermektedir. Arkadaşları onu ilk gördüklerinde güzel olduğuna göre huyu da güzeldir demeleri ve her zaman Sultan’ı iyi huylu biri olarak hatırlamaları.

Kelebek Etkisi Teorisi :
Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması yüzünden bile diğer ucunda bir şeylerin değişebileceğini öngören felsefedir. Bu teoriye göre, Afrika’da kanat çırpan kelebek, Amerika’da fırtına yaratır, her şey birbirine zincirleme olarak etki eder ve hayatı var eden bu döngüdür. Yani bize önemli görünmeyen küçücük bir şey ondan bağımsız olduğunu sandığımız pek çok şeye hatta her şeye etkieder. Ruh sağlığı hastaları için de aynı teori söz konusu.Örneğin: bir psikiyatri doktorunun başka köyde görev yapan doktor arkadaşına,“Hasta, muskacıya, cinci hocaya (şarlatana) gitmekle kendini ruhen rahathissedeceğine inanıyorsa bunu değiştirmeye ya da buna engel olmaya çalışmak doğru değil. Bu yüzden, muskacıya gidenlere, hoşgörüyle yaklaş; ancak aynızamanda doktora da başvurmalarını öner.” demesi.

Kateksis Etkisi :
Psikanalizde, bir etkinliğe, nesneye veya görüşe bağlanan duygusal önem ya da ruhsal enerji yükü. Elektrik enerjisine benzer bir şekilde ve bağlı olduğu durumların dışında, bir nesneden diğerine, bir bölgeden bir başkasına akabilir,yer değiştirebilir.Örneğin, aşık olma modunda olan kız ile erkeğin birbirlerinden elektrik almaları.

Kateksis Öğrenme:
Bireylerin içinde bulundukları sosyo-kültürel çevreyi dikkate alarak ihtiyaçlarını belli nesnelerle ilişkilendirmeyi öğrenmesi.

Olumlu Kateksis Öğrenme:
Olumlu Kateksis Öğrenme:Bir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak belli nesnelere yaklaşmayı öğrenmedir.Örneğin, İtalyan adamın makarnayı soslayıp yemesi üzerine Türk’ünde makarnayı soslayıp yemesi.

Olumsuz Kateksis Öğrenme
Olumsuz Kateksis ÖğrenmeBir ihtiyacın karşılanmasında kültüre bağlı olarak belli nesnelerden kaçınmayı öğrenmedir.Örneğin, bir İngiliz çocuk açlığını domuz eti yiyerek bastırırken bir Türk çocuk domuz eti yemez inek eti yer. Tolman Müslüman bir çocuğun domuz eti yememesi.

Yanıtı Yürütücü Kontrol {Metacognition (Executive Control)} :
Bireyin tüm biliş süreçlerini denetleyen sisteme verilen addır.Bireyin diğer kişilerden farklı yönlerinin incelenmesi ve karşılaştırılmasıdır. Yani bireysel farklılıkların önemidir.Yürütücü kontrol sistemi bireyin kendi öğrenmesinin iki temel yönünü denetlemektedir. Bunlardan birincisi güdüsel süreçlerle ilgilidir. Güdüsel süreçler bireyin bir şeyi elde etmeye niyet etmesi, onu elde etmeyi amaçlaması gibi birey tarafından bilinçli olarak denetlenebilen durumlardır. İkincisi ise, bilgiyi işleme ile ilgili tüm süreçlerdir (Senemoğlu, 1997).

Tepki genellemesi :
Örneğin, arkadaşının nikâh törenini unutup katılamayan doktorun acil hastam geldi diyerek mahcup olmaktan kurtulması üzerine başka gün hocası ile görüşmesi varken yine unutması sonucu yine acil hastam vardı diyerek aynı yalanı söylemiştir.

Tepki analojisi :
Yeni bir durum olması şartı ile organizmanın bu yeni duruma benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilmesidir. Organizma yeni duruma kendi kendine benzetmeler yaparak bu yeni durumu tepkilerinde kullanır.

***Uyarı: Yeni karşılaşılan durum eski duruma ne kadar benziyorsa organizmanın yaptığı tepkiyi tekrarlama ve bu tepkide başarılı olma olasılığı da o derece yüksek olur.Bir davranışın pekiştirilmesi yalnızca o davranışın sıklığını artırmakla kalmaz; benzer davranışların sıklığını da artırır.Örneğin, arkadaşının nikâh törenini unutup katılamayan doktorun acil hastam geldi diyerek mahcup olmaktan kurtulması üzerine başka gün hocası ile görüşmesi varken yine unutması sonucu yine acil hastam vardı diyerek aynı yalanı söylemiştir bu tepki genellemesiYeni bir durum olması şartı ile organizmanın bu yeni duruma benzetmeler yoluyla tepkide bulunabilmesidir. Organizma yeni duruma kendi kendine benzetmeler yaparak bu yeni durumu tepkilerinde kullanır.Örneğin, Mahmut’u televizyondaki Sinan gibi tespih sallaması tepki analojisidir.

Evrensel Çaresizlik=Öğrenilmiş Çaresizlik

Kırmızı Koltuk:
Öğrencilerden işlenen konuda ilgili kişiyi sorgulamaları ve yanlışını söylemeleri istenir. Örneğin yalancı çoban hikayesindeki çobanın sorgulanması.

Düşün-Tartış- Paylaş:
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar.

Düşün-Tartış- Yaz :
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar.

Belenky kuramı :
Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler. Son aşamada görüşlerini tüm sınıf arkadaşları ile paylaşırlar.Verilen yönergeye uygun olarak öğrenci ilk aşamada kendisi düşünür. Sonra sıra arkadaşı ile düşüncelerini paylaşarak beraber yeni bir görüş geliştirirler.

Son aşamada ulaştıkları görüşlerini beraber ya da yalnız olarak yazarlar.Sessizlik – Birey varlığından habersizdir, nasıl öğrendiğini ve “bildiğini”düşünmez. Otoriteye köle gibi hizmet eder, güçsüz ve bağımlıdır.Alınmış Bilgi – Fikirler somuttur. Birey bilgiyi biriktirir, başkalarının kelimeleri onun olur. İtaatkâr ve izleyicidir. Fakat kendine güven veyaratıcılık yoktur.Öznel Bilgi – Birey kendi sesini dinlemeye başlar, otoriteye güvenini kaybeder, kendi deneyimlerini gerçeğin bilinci kaynağı olarak kabul eder.Prosedüre Uygun Bilgi (usule uygun) – Hem nedensellik hem sezgi geçerli kabul edilir. Birey hem bağımsız, hem ilişkili bilme yollarını kullanır. Bağımsız bilme ile anlatılmak istenen genel ilkeler ve kritik düşünme yardımıyla ulaşılan bilgilerdir. İlişkili bilme biçiminde ise empati, şefkat, sabır gibi değişkenler egemendir.Yapılandırılmış Bilgi – Birey kendi sesi ve aklını da değerlendirerek derinlerde olan gerçeğin nedensellik, sezgi ve diğerlerinin uzmanlığıyla çıkarılabileceğini bilir.

Perry kuramı :
Perry, araştırma grubu olarak belirlediği Harvard ve Radcliffe Üniversiteleri Güzel Sanatlar Bölümü öğrencileriyle dört yıllık fakülte deneyimlerine ilişkin görüşmeler yapmıştır. Büyük çoğunluğu erkek olan bu öğrencilerin üniversitenin ilk ve son yıllarındaki bilgi ile ilgili inançlarını incelemiş ve elde ettiği bulgulara dayanarak bireylerin epistemolojik gelişimlerini dualizm (dualism), çoğulculuk (multiplism), görececilik (relativism), bağlılık (commitment) olarak adlandırdığı dokuz gelişimsel evreyi kapsayan dört temel gelişimsel düzeyle açıklamıştır. Bilginin doğasına dualist bakış açısı geliştiren bireyler, bilginin mutlak ve kesin olduğuna(ya doğru, ya yanlış); doğru bilginin ancak uzmanlar tarafından oluşturulup kitlelere aktarıldığına inanmaktadırlar.Zamanla çoğulcu bakış açısı geliştiren bireyler ise,bilginin mutlak ve kesin olmadığına; uzmanların bilgisinin kesin olamayacağına ve dahi kendi görüşlerini oluşturma haklarının bulunduğuna inanmaktadırlar.

Bilginin aktif ve kişisel olarak yapılandırıldığını düşünen görececibireyler, kendilerini etkin bir anlam oluşturucu olarak algılamaktadırlar. Bağlılık düzeyindeki bireylerde ise, göreceli düşünme devam etmekle birlikte, belli birbakış açısı ya da görüşe esnek ama güçlü bir biçimde inanma söz Konusudur.

Crespi etkisi:
Pekiştirmenin büyüklüğü performansın gücünü büyük ölçüde etkilemektedir (1942).Örneğin, hayvana ne kadar büyük bir pekiştirici verilirse, hayvanın ona ulaşmak için koşma hızı o denli artmaktadır.

Donma Etkisi:
K. Lewin’in (1947), karar verme etkinliğinin sonuçlarını belirtmek üzere ortaya attığı bu kavram (freezing), insanların ‘onlara kendi kararları gibi görünen şeylere katılma ve bu kararlara uygun davranma eğilimi gösterdikleri’ varsayımına dayanmaktadır. Örneğin akşam dışarda eğlenmek için pek çok seçeneğe sahip olan bir aile, içlerinden birinin X konserine bedava bileti olduğu için öncelikli seçeneklerinden vazgeçebilir. adı üstünde yani bir iş başarısız oluyorsa bile eğer kayıp varsa zaten kayıp olduğu için devam edilir. örneğin be kumar oynuyorum çok zarar ettim. mantıken kalkmam gerekiyor ama kalkmıyorum zaten zarar etmişim oynamaya devam. Donuyorum yani.

Dekalaj:
her çocuğun bilişsel gelişimindeki farklılıklar anlamına gelmektedir. Örneğin, Piaget (1953) yatay dekalaj (horizontal decalage) kavramını çocukların bilişsel gelişiminde, korunuma ilişkin becerilerin farklı zamanlarda ortaya çıktığını belirtmek amacıyla kullanmıştır. Düşey dekalaj ise, çocuğun sahip olduğu belli bir bilgi/beceriyi bir alanda göstermesi, başka bir alanda ise göstermemesidir.

Omnipotent Dusunme
ergenlerde görülür. Kendisinde her şeyi yapabilecek gücü görmesidir. Yanı hayaller kurar ileride çok lüks arabam olacak villa alacağım gibi ve bunu yapabilecek gücü kendisinde görür. Ebeveynler onlara çabalamazsan çalışmazsan hiç birşey elde edemezsin dediklerinde ise onların bu konuları çok abarttığını düşünür.

Koşullu engellenme:
Hull, yorgunluk olumsuz bir dürtü durumudur demiş ve bu durumda tepkide bulunmanın pekiştirici bir etkiye sahip olduğunu söylemiştir.

KUANTUM ÖĞRENME
Öğrencilere öğrenmeyi öğretme stratejisinden oluşmaktadır. Stratejinin bir kısmı şöyledir: 1. Öğrenmeyi tekrar etme, 2. Aktif Öğrenme, 3. Not Alma Teknikleri, 4. Uygun Yazma Teknikleri, 5. Hafıza Geliştirme Stratejileri 6. Mantıklı / Yaratıcı düşünme

Sıcak Sandalye :
Sıcak sandalye tekniği, bir karakterle veya içinde bulunduğu role iyi konsantre olmuş biriyle röportaj yapmaktır. Gruptakiler ve öğretmen sorular yöneltir. Bu durum, doğaçlama yoluyla yapılan hareketin durdurulması ve karakterlerin olduğu yerden alınıp, soru soracaklarla karşı karşıya gelmek için ‘sıcak sandalye’ ye oturtulmasıyla başlar. Karakterlerin ve rollerin anlaşılmasına destek olmakla beraber motivasyonun da önemini anlamak için bu teknik kullanılabilmektedir.

top taşıma:
Öğrencilerin konuyu farklıkonuşmasına fırsat veren bir tekniktir.Teknikte öğrenciler iç içe iki çember oluşturur . İç ve dış çemberdekiler yüzyüze gelecek şekilde ikişerli biçimde ayakta dururlar ve konuşurlar.Sonra herbiri bir adım kayarak önce eşinin yanındaki ile yeni bir ikili oluşturur. Böylece her öğrenci birkaç eşle görüşme fırsatı bulur.

YAŞAM BOYU ÖĞRENME
Yaşam boyu öğrenmenin temel ilkesi bilinçli ve amaçlı olarak yaşam boyunca öğrenmeye devam etmektir. Yaşam boyu öğrenme, hem mesleki gelişime hem de yaşamı zenginleştirmeye/ bireysel gelişime katkıda bulunur.Yaşam boyu öğrenme sürecinde eğitim öğretmen merkezli değil, öğrenen merkezli olmalıdır. Öğretmenin bilginin tek kaynağı olma rolü değişmiştir. Öğretmen hem öğrencileri hem de kendisi için öğrenmeyi artıran kişidir.Bu yaklaşımda; öğrenme içeriği ve yöntemler, bireyin yaşamına ve iş deneyimlerine uygun olarak belirlenmelidir.

ikili kod teorisi:
Tanım Hem görsel hem de sözel olarak kodlanan bilginin, uzun süreli bellekte saklanma ve hatırlanma şansının, bunlardan sadece birisiyle işlenen bilgidekinden daha yüksek olduğu teorisi.

Kontrol odağı
Kontrol odağı tanımı, ilk defa Rotter tarafından 1966 yılında yapılmıştır. Kontrol odağı, her zaman bireyin etrafında gelişen olayları algılama biçimi ile ilgilidir. İnsanlar, karşılaştıkları durumlar üzerinde ne kadar kontrol sahibi oldukları hakkında farklı düşünüş tarzlarına sahiptirler. Kontrol odağı algılamaları kişilerin hayat tecrübeleri ile de ilintilidir. Bunun yanında, konuya daha geniş bakıldığında sosyal sınıf da kontrol odağı üzerinde önemli rol oynamaktadır.

ÖĞRENME GALERİSİ
* * öğrenciler öğrendiği herşeyi resim galerisi gibi duvarlara asarlar diğerleri de listeleri gezer ve eklemek istediklerini eklerler en son eklenenler özete dönüşür sınıfa sunulur. * * Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek işlevsel bir tekniktir. Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir: * * Öğrencilerin küçük gruplara ayrılması, * * Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi, * * Bunları listelemesi, * * Duvara asmaları, * * Tüm grupların listelerinin incelenmesi, * * Eklemeler yapılması.

DALTON PLANI:
Öğrencilerin ilgi ve yetenekleri birbirinden farklı olduğu için, bunları bir “sınıf”a doldurarak ortak ders yapmak doğru değildir. İnsanların kimi sanata, kimi bilime yatkın olur; aynı konuyu kimi bir saatte öğrenir, kimi iki saatte. Öte yandan, insan kendinin de aktif olarak katıldığı konuyu daha çabuk, daha kolay öğrenir. Öğrenci, kendi kendine çalışmayı öğrenmelidir. * Dalton Plânında okulun öğretim ortamları (sınıflar) her ders için ayrı ayrı düzenlenmiş ve oraya, o ders ile ilgili kitap ve diğer malzemeler konmuştur. Her dersin 10 ay boyunca öğretilecek konuları önceden hazırdır ve öğrenci bu konuları alır, o dersin “laboratuvarında” kendi öğrenme hızı ile öğrenir. * Her laboratuvarda bir rehber öğretmen oturur ve çocuklara yardım eder. Öğrenci her konuda baştan verilmiş sorulara göre bir “çalışma plânı” hazırlar. Bütün çalışmalar laboratuvarda yapılır; evde çalışma yapılmaz. Bir konu öğrenilmeden diğerine geçilmez. Bir üniteyi bitiren öğrenci, o ünite ile ilgili bir testten geçer.Öğrencinin günlük çalışmaları hem öğrenci hem de öğretmen tarafından izleme kartlarına işlenir.

BÜTÜNCÜ (MOLAR) DAVRANIŞ:
Bütüncü davranışın ana niteliği amaçlı oluşudur. Tolman’a göre davranışı küçük parçalara, elementlere ayırarak çalışmak, davranışın.anlamını kaybettirmektedir. Bütüncü davranış, anlamı olan nisbeten büyükçe bir birimdir. Örneğin; farenin labirentte yiyeceği bulması, işe arabayla gitme, yemek pişirme, çamaşır yıkama, sınavda cevapları yazma vb. davranışlar bütüncü davranışlardır.Tolman, açıkça bütüncü davranışların çalışılması gerektiğini, davranışı moleküler olan hareketlere indirgeyerek çalışmanın davranışın bütünlüğünü ve anlamını kaybettirebildiğini düşünmüştür. Tolman ‘ın amaçlı davranışçılık kuramında davranış; amaçlıdır, bütüncüdür, bilişseldir.

Alan Beklentileri:
Organizma neyin neye götüreceğini öğrenir. Belli bir işaret gördüğünde onu, belli bir diğer işaretin izleyeceğini bekler. Bu öğrenmeye uyarıcı-uyarıcı öğrenmesi de denir. Bu tür öğrenmenin gerçekleşmesi için tek pekiştirme beklentinin doğrulanmasıdır.ÖR: Zil çalması dersin başlaması için bir işarettir.

Azınlık Etkisi :
bir kişi yada grubun kitleleri etkilemesi. örnek: hitle

Diğerkamlık/Özgecilik:
Başkaları için koşulsuz fedakarlıkta bulunmaktır.annelik gibi…

Artificalist Düşünme =Yapay Düşünme

Hedonizm:
Epikuros’un haz felsefesi. turkcesi hazcılık. davranislarini, eylemlerini hazza yonelik surdurme, degerlendirme egilimi. pragmatizmle yakin iliskilidir.

Genellenmiş Taklit
Genellenmiş Taklit Bir kişinin bütün özelliklerinin örnek alınması.örnek: esra tuğçenin saçlarını beğenip aynısı gibi boyuyor.. arkadaşları bu rengin ona yakıştığını söyleyince bu kez esra tuğçenin saç kesimini örnek alıyo.. ve bi süre sonra tuğçe ile esra tek yumurta ikizi gibi dolaşıyorlar… son cümle yi ciddiye almayın:D

Kavram Kargaşası Yaratma Tekniği:
Öğrencilerin bir konuya ilişkin olarak sahip olduğu bilimsel fikirlerden farklılık gösteren düşünceleri ve bunların yanlış olabileceği kendisine gösterilmeye çalışılır.

Hızlı Tur:
Öğrencilerin belli bir konudaki bilgi, sonuç vb. düşüncelerini gözden geçirmelerini sağlar. Önce düşünülür sonra sırayla konuşulur. Önceki konuşulanların tekrar edilmemesinden dolayı dikkatli dinleme becerisi sağlar.

Aracıyla Öğrenme (Vygotsky):
Yapılandırmacı teoriye katılan bir kavram. Öğretmen-bilgi-öğrenci üçgeninde, öğretmen bilgi ile öğrenci arasında arabuluculuk görevini yerine getirmektedir.

AKIŞ ÇİZELGESİ:
Eğer sınıf mevcudu çoksa öğrenciler takımlara ayrılır. Bu takımlar yarım daire şeklinde sınıfa yerleştirilir. Bir algoritmanın şekillerle gösterimine akış çizelgesi denir. Akış çizelgesi daha kapsamlı bir tanım yaparsak: Bir ürün ya da hizmetin oluşturmasında takip edilen uç uça eklenmesiyle o ürünü/hizmetin oluşum öyküsünün çıkartılmasına yarayan kalite aracına akış çizelgesi denir. Bir sürecin adımları çıkartılarak, bu adımların, sırayla takip edilecek şekilde simgelerle ifade edilmesidir. Başı ve sonu belli olan bir işin sürecidir. İlgili herkes tarafından anlaşılacak tutarlı ve sürekli olarak yenilenebilecek, amaçlanan bir çıktıyı elde etmek için yapılan etkinlikler kümesidir. Akış Çizelgesinin Oluşturma Aşamaları 1. Sürecin aşamalarını belirleyin. 2. Sürecin adımlarını belirleyin. 3. Adımları sıralayın 4. Uygun simgeler kullanarak akış çizelgesini çizin 5. Akış çizelgesi bittiğinde sağlamasını yapın

AĞAÇ ÇİZELGESİ:
Eğer sınıf mevcudu çoksa öğrenciler takımlara ayrılır. Bu takımlar yarım daire şeklinde sınıfa yerleştirilir. Ağaç çizelgesi “nasıl?” ve “niçin” diye düşündürmeye zorlayan diğer kalite teknikleri gibi bir araçtır. Karmaşık ve ulaşılmaz gibi gelen hedeflere nasıl ulaşılacağına dair, sistematik bir beceri kazandırır. Ağaç çizelgesi, TKY de sözel verileri kullanır. Çıkış noktası ise sayısal verileri kullanan olasılıktır. Öğrenciler, sözel verileri kullanırken olayları arka arkaya düşünerek hedefleri alt hedeflere dönüştürmeye başladıkça ağaç gövdesi dallanır. Çizelge bittiğinde de yana yatırılmış ağaca benzeyen bir şekil ortaya çıkar. Sözel verilerle ağaç çizelgesi, belirlenen hedefe ulaşmada stratejiler geliştirmek için yapılır. Ağaç Çizelgesi Oluşturma Aşamaları 1. Ön bilgilendirme yapın. 2. Ön hazırlık yapın. 3. Ana hedefi belirleyin. 4. Birinci düzey hedefleri belirleyin. 5. Alt düzey hedefleri belirleyin. 6. Bitirilen çizelgeyi gözden geçirin.

AYNA BENLİK KURAMI
Charles Horton Cooley’in insan gelişim süreci ve toplumsallaşma içerikli araştırmalarının sonucu oluşmuş kuramdır. Ayna benlik, kısa ve öz olarak çoçuğun sergilediği davranışlar sonrası bu davranışın geri bildirimlerini almaya çalışması, çevresinden gelen bu tepkilere göre de sergilemiş olduğu davranışını doğru-yanlış, iyi-kötü, yararlı-zararlı gibi ayrımlara tabi tutmasıdır. Sürekli kendi kendine bir davranış değerlendirmesi yapacağından çocuk, kişiliğini de büyük oranda bu tepkilere göre şekillendirecektir ya da kişiliği şekillenecektir.Bu kurama göre aklımıza gelen her türlü davranış ve psikolojik durum, bu tepkilere göre biçim alır.

KÖR EL:
Grup dinamiğine dönük bir ön çalışmadır. Öğrenciler gözleri kapalı olarak resim çizerler.

KAVRAMSAL KARİKATÜR:
Öğretim tekniği, öğrencilerin derse ilişkin bilgi ve becerilerini pekiştirmek ve kalıcılığını sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Kavramsal karikatür tekniği, yapılandırmacı öğrenme stratejilerine dayanmaktadır (Keogh, Naylor, Wilson, 1998).Teknik, birbirinden farklı görüşlerin yer aldığı bir grup tartışmasını oluşturma fikrini temel almaktadır.Bu doğrultuda öğrenciler, öncelikle dersin temel kavram ve ilkelerine dayalı bir konu ile ilgili yanlış ve doğru ifadeleri oluşturmakta, bu ifadeler, konunun olumlu ya da olumsuz yönleriyle ilgili olabilmektedir (Stephenson ve Warwick, 2002).Belirlenen bu ifadeler, insan veya hayvan figürleri kullanılarak bir poster üzerinde resimlendirilmekte ve öğrenciler, tartışmalarını bu poster üzerinde yapmaktadırlar.Tartışma sonrasında oluşan sonuçlar hazırlanan çalışma kağıdı üzerinde belirtilmektedir.Çalışma kağıdında, posterde belirtilen ifadelerden hangisinin doğru olduğu işaretlenmekte daha sonra yanıtın gerekçesi belirtilmektedir.

BOŞ SANDALYE:
Malum insanların her gün oynamaları gereken rolleri var ve artık o kadar karmaşık bir durumdayız ki haliyle devreler karışıyor arasıra.çoğu defa bu roller arasında bir uyum görülmüyor. bende hiç o uyum olamadı zaten demeyin önemli bir şeymiş valla. çocukluğunuza bile inmeleri gerekebiliyor, o kadar yani. ehe neyse işte gestaltçı terapistlere göre bu uyumsuzluk kişinin kendi farkındalığını* yeterince yakalayamamasından kaynaklanır. çocukluktan itibaren birçok olumsuz durum bireyi etkilemektedir.bireydeki mekanizmaların bu etkilerin doğurduğu acıdan kurtulmak ve bireyi bu etkilerin zararından koruyabilmek için kendini parçalara böldüğü söylenir.boş sandalye tekniğiyle bu farkındalık kazandırılmaya çalışılır.terapi odasına karşılıklı iki sandalye konulur; biri boş bırakılırken, diğerine danışan oturtulur.Danışandan yaşamındaki herhangi bir role girmesi istenir.örneğin, koca rolüne girer ve karşısındaki sandalyede eşinin oturduğunu farz ederek eşine hitaben konuşur.sonra diğer sandalyeye oturması istenir ve şöyle denilir: sen kendini eşinmiş gibi düşün ve karşında duran kocana cevap ver.bu sandalye değiştirmeler, danışanın ilişki içinde olduğu bireylerle arasındaki ilişki düzeyi terapist tarafından öğrenilinceye kadar devam eder.gestalt terapisinde terapist ile danışan arasındaki ilişki öğretmen ile öğrencisi arasındaki ilişkiye benzer.terapi süresince öğretim oldukça yoğundur. bu öğretimin temelindeki amaç ise, bireye kendisi ve kendisi dışındakilerle ilişkilerinde farkındalığını arttırmasını sağlamaktır.

Flaş Kart:
Konu girişlerinde öğretmen konuyu ana hatları ile özetleyen kartlar (karton, ambalaj kağıdı ) hazırlayarak derse bu kartlara dikkat çekerek giriş yapabilir. Resim, yazı, kolajlar , sürpriz keseleri, görev zarfları ile bu kartlar renkli, eğlenceli bir hale getirilebilir.

Soru Turu:
Öğrenci seçtiği bir arkadaşına kendi hazırladığı bir soruyu sorar. Arkadaşı önce bu soruyu cevaplar, sonra kendi hazırladığı bir başka soruya istediği bir arkadaşına yöneltir.

Otobiyografi:
Öğrencilerden yazılı olarak öz geçmişlerinin istenmesidir. Tamamen açık uçlu olabileceği gibi bazı sorularla sınırlandırılabilir.

Rüya Tekniği / Rüya Kaydı:
Konu ile ilgili bir karakterin rüya ya da kabusunun canlandırılması, resimlendirilmesi ya da yazılması esasına dayanır.

Yaratıcı Yazma:
Öğrencilerden konuyla ilgili bir sözcük söylemeleri istenir. Sözcükler yazı tahtasına yazılır. Sadece bu sözcükleri kullanarak şiir, öykü ya da slogan yazmaları istenir.

Zihinde Canlandırma:
Öğrencilerden öğrendiklerini gözlerinin önüne getirmeleri istenir. Bu yönerge eşliğinde öğretmenin verdiği konuyu da gözlerinin önünde canlandırabilirler. Ailemiz konusunda “gözlerinizi kapatıp ailenizle geçirdiğiniz en güzel günü düşünün,” denilebilir.

Dedikodu Halkası:
Belli bir konuda öğrencilerin ilgili kahramanla ilgili haberi kulaktan kulağa yaymaları istenir. İlgili kişinin ne hissettiği ve dedikodunun yanlışlığı üzerine konuşulabilir.

Gazete Çıkarma:
Öğrencilerden gazete çıkarmaları ve konu ile ilgili hazırladıkları gazete haberini gazeteye manşet yapmaları istenir.

Gazete Haberi:
Sınıfa birçok gazete getirilerek konuyla ilgili haber kupürlerini kesmeleri istenir.

Görüşme Yapma:
Belirlenen konu ile ilgili bazı kişilerle görüşmeleri ve önceden hazırladıkları soruları yöneltmeleri istenir.

Başlık Bulma:
Verilen bir öykü, şiir ya da düz yazıya başlık bulmaları istenir.

Yanlışı Bulma:
Verilen bir öykü, şiir ,düz yazı, fotoğraf ya da resimdeki yanlışları bulmaları istenir.

Tavsiyede Bulunma:
Öğrencilerin işlenen konuda ilgili kişilere tavsiyede bulunmaları istenir. Örneğin çirkin ördek yavrusuna tavsiyede bulunurlar.

Heykel Çalışmaları:
Verilen kavram ya da yönergeye uygun herhangi bir heykel formunda donulur. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Nerdesin? Adın ne? Neden yapılmışsın? Seni kim yapmış? Ne olmasını isterdin?

Donuk imge:
Verilen bir fotoğraf ya da resimdeki nesne ya da kişilerin, heykel formunda donularak canlandırılmasıdır. Öğretmen öğrenciye omzuna dokunarak konuya uygun bazı sorular sorabilir. Örneğin: Ne düşünüyorsun? Ne hissediyorsun? Tek kelime söyle! Nesin? Kimsin?

Ayna Çalışmaları:
Eşlerin karşılıklı olarak aynaya bakar gibi bir birini taklit etmesidir. Sırayla yönlendirici olabilecekleri gibi aynı anda bir birlerine uygun davranmaları istenebilir. Oturdukları yerden yapılabileceği gibi mekan uygunsa müzik eşliğinde hareket serbest bırakılarak da yapılabilir.

Sessiz Canlandırma:
Verilen bir konu, kavram, film adı ve benzerini sadece beden dilini kullanarak canlandırma yöntemidir.

Sessiz Sinema:
Sessiz canlandırmaya benzer. Ancak daha simgesel bir anlatım söz konusudur. Amaç sadece canlandırılan kitap ya da film adının grup arkadaşları tarafından bilinmesini sağlamaktır.

Slogan Oluşturma:
Öğrencilerden bireysel ya da grupla öğrenilen konuya dönük etkileyici bir cümle oluşturmaları istenir. Sloganda konunun ana düşüncelerinin geçmesi gerektiği fark ettirilir. Öğretmen farklı konularda örnek sloganları söylemeli, tahtaya yazmalıdır.

Reklam Hazırlama:
İşlenen konuya ilişkin televizyonda ya da gazetede yer alacak tanıtıcı bir reklam tasarısı hazırlamaları istenir. Örneğin açılacak yeni sebze müzesinin tanıtım reklamlarını hazırlamaları, istenir.

Resim Yapma:
Konuya, şiire, kavrama uygun resim yapmaları istenir.

Şiir/ Öykü Yazma:
İşlenen konunun önemli noktalarını yansıtan bir şiir ya da öykü yazmaları istenir.

Resim / Fotoğraf Yorumlama:
Verilen resim ya da fotoğrafla ilgili görüşlerini açıklamaları istenir.

Sınıflama:
Öğrencilerin belli bir konuda bilgi toplamaları ve onları sınıflayarak sunmaları istenebilir. Örneğin sigaranın zararları.

Örnek Verme:
Konu ile ilgili ya da konunun tam aksi yönde örnekler istenir.

Kendini Değerlendirme:
Neyi ne kadar öğrendiklerini ya da ne kadar geliştiklerini kendilerinin değerlendirmesidir.

Bulmaca:
Gazetelerin bulmaca sayfalarındaki tüm bulmacalar öğretime uyarlanabilir.

Güncel Bağ Kurma:
Konuya ilişkin örnek istenir, anılar, deneyimler konuşulur.

Deney:
Verilen adımlardan hareketle öğrencinin bizzat işlem yapması ve sonuca ulaşmasıdır.

Alan Gezileri:
Öğrencilerin öğrenilenlerle ilgili mekanlarda yaptıkları inceleme gezileridir. Gezi gözlem kayıtları tutulması önemlidir.

Benzeşim (Analoji):
Öğrencilerin öğrendiklerini farklı bir alanda tamamen ilgisiz bir olay ya da duruma benzetmeleridir. Örneğin beslenme konusunu araba- benzin ilişkisine benzetme.

Şarkı Yapma:
Öğrenciler konuya uygun şarkı sözü yazar ve bestelerler.

Duydunuz mu:
Konu ile ilgili “duydunuz mu?” ile başlayan bir cümle söylemeleri istenir.

Birine Öğret/ Akran Eğitimi:
Öğrendiği bir şeyi birisine öğretmesi sonrada öğretip öğretemediğini değerlendirmesi istenir.
Sınav- Ödev Okuma:
Birbirlerinin ödevini ya da sınav kağıdını değerlendirirler.
Gözlem:
Her hangi bir olayın, varlığın, gözlenmesi ve gözlem sonuçlarının kaydedilmesidir. Gözlemin etkili olabilmesi için ön bilgi olmalı ve planlama yapılmalıdır.

İnandırma:
Belli bir konuda bir diğerini ikna etmesi istenir.

Haber Toplama:
Öğrencilerin işlenen konuyla ilgili basında çıkan haber, makale, resim ve fotoğrafları toplayarak sınıfa getirmeleri ve öğrendiklerinin ışığında sunmaları, tartışmaları istenir.

Basın Toplantısı:
Öğrencilerin bazıları konuşmacı bazıları ise basın mensubu olur. İlgili konu ile basın açıklaması yaparlar. Örneğin tüketici hakları konusunda olabilir.

Koleksiyon Hazırlama:
Öğrencilerden ilgili konuda koleksiyon hazırlamaları istenir.

Mahkeme:
Belirlenen konuya yönelik sınıf ortamında bir mahkeme kurulur. Taraflar, sanıklar, şahitler seçilir. Örneğin çevrecilik konusu işlenebilir. Komik unsurlardan yararlanılır. Yere tüküren Ahmet Efendiyi, çevreci Ayşe Hanım mahkemeye vermiş olabilir.

Öğretmenin Role Girmesi:
Öğretmenin bir canlandırma sırasında olayın akışını değiştirmek ya da dolaylı olarak öğrencileri yönlendirmek için kritik rolleri üstlenmesi tekniğidir.

Uzman Görüşü:
Uzman Görüşü: Belli bir konuda öğrencilerden uzman rolüne girerek görüş bildirmeleri istenebilir.

Öğrenme Galerisi:
Değerlendirme ve pekiştirme amacı ile kullanıla bilecek işlevsel bir tekniktir. Uygulama adımları şu şekilde sıralanabilir: * • Öğrencilerin küçük gruplara ayrılması * • Grupların öğrendiklerini gözden geçirmesi * • Bunları listelemesi, * • Duvara asmaları * • Tüm grupların listelerinin incelenmesi * • Eklemeler yapılması

Sıcak-Soğuk Oyunu:
Öğrencinin doğru yere, kartona ya da yazıya gittiğinde sıcak, yanlışa gittiğinde soğuk denilerek doğru cevaba ulaşmasının sağlandığı işlevsel bir oyundur.

Tombala:
Konunun sözcükleri ya da kavramları tombala kartlarına yazılır. Bazıları boş bırakılır. Öğretmenin söylediği, tanımladığı, örneklediği sözcük ya da kavram kapatılır. Kartındaki tüm sözcükleri kapatan öğrenci “tombala!” der.

Hazineyi Bul:
Konunun ya da konu ile ilgili problemlerin çözümünün parçalanması, sınıfın çeşitli yerlerine saklanması, belli yönerge ve krokilerden hareketle öğrencilerin yanıtlara ulaşması şeklinde gerçekleştirilen eğlenceli ve yaşantıya dayalı bir tekniktir.

Poster/ Afiş Hazırlama:
Konuya dönük olarak, öğrencilerden renkli karton, boya ve benzeri malzeme ile öğrendiklerini yansıtan bir çalışma yapmaları istenir. Bu tarz çalışmalarda öğretmen mutlaka yeterli sayıda örneği sınıfa getirmelidir.

Mektup Yazma:
Öğrencilerden öğrenilen konuya dönük ilgili bir kişiye, mektup yazmaları istenir.

Nosebo etkisi:
aslında zararsız olan nötr bir maddenin zararlı olduğu düşünüldüğünde ortaya çıkan atki yani placebonun tam tersi.

YALITMA:(Savunma Mekanizmalarından)
Bilinç, o anısını duygusal boyutundan soyutlarak kabul etmesidir.örneğin: Geçmişte, bir yakınını kaybettiği bir kazayı, hiç bir üzüntü yaşamadan, sanki o olay başkasının başından geçmiş, o bir gözlemci, izleyiciymiş gibi duygusuz bir biçimde anlatabilir. Bu duygu çok sonraları olabileceği gibi travmatize edici olay yeni olduğu zaman da olabilir.

Babinski Refleksi:
Bir bebeğin ayağına vurulmasına otomotik tepkisidir. şimdi bu refleks ayak parmaklarının yukarı doğru açılmasından ibarettir. bu reflekste bebeklik sırasında ortadan kaybolmasından sonra, ayak tabanı uyarıldığında parmaklar aşağı doğru kıvrılacaktır.

Moro refleksi :
Yeni doğan bebeklerde görülen en sık ve en önemli tepkilerden biri olup, bebeğiniz yüksek bir ses işitince, pozisyonu ani bir hareketle değiştirilince ya da sert bir harekete maruz kalınca ortaya çıkmaktadır. Bebek ürker, kendini arkaya doğru gerer ve başını geriye atar. Aynı anda kol ve bacaklarını uzatır ve sonra derhal ani bir hareketle vücuduna doğru çeker. Ağlar, sonra ürkerek sarsılır ve sonra bu sarsılmadan dolayı yeniden ağlar.

BURG SİSTEMİ:
bireysel öğrenmedir. Öğrenci kendi hızında öğrenir. Programlı öğrenme bilgisayarlı öğrenme keller planının bir versiyonudur.

Arama Konferansı:
Özellikle kurum ve kuruluşların kendilerini yenileme vizyon ve misyon çalışmlarında kullanılan bir tekniktir.Stratejik planlamanın hazırlanabilmesi için,organisazyondaki sorunların tespidi ve buna ilişkin çözümlerin bulunması için yapılabilir.

Ayrılıp – Birleşme (Jigsaw) (Birleştirme) tekniği:
Aranson tarafından geliştirilen bu teknikte, öğrenciler 5-7 kişilik takım oluştururlar. Akademik materyal (ünite) ya da konu gruplardaki öğrenci sayısınca bölümlere (konuya) ayrılır.Her takıma aynı ünite (konu) verilir ve takımlardaki üyelerden ünite parçalarından (konulardan) birini seçmeleri istenir. Her üye kendi konusunu okur. Daha sonra farklı takımlarda aynı konuyu alan üyeler -gruplarından ayrılarak-“uzmanlık gruplarında” bir arayagelirler; konu üzerinde tartışırlar. Sonra kendi takımlarıyla geri birleşerek, takım arkadaşlarını,kendi konularıyla ilgili olarak bilgilendirirler.Öğrenciler, bu teknikte, bir tek yolla, o da arkadaşlarını dikkatlice dinlemekle diğer konuları möğrenebilirler. Böyleceöğrenciler, diğer arkadaşlarının çalışmasına ilgi gösterir ve destek verirler. Öğrenciler, takım içinde, birbirlerine öğretme işlemleri sona erdikten sonra bireysel olarak tüm konuları içeren küçükbir sınava girerler. Bu sınavdan bireysel puanlar alırlar.Fakat jigsaw tekniğinin bir dezavantajı; ek zaman alması ve birinci sınıf öğrencileri için uygun olmamasıdır.

DEVE KERVANI:
Genellikle tam öğrenme modu için kullanılır. Tam öğrenmenin programlı öğrenmeden ayrıldıgı yerdir. Herkes aynı hızda ve aynı ağırlıkta oldugu için grup deve kervanına benzetilir. Program geliştirmede ise breysel oldugu için grup ata strateji de at yarışına benzetilir.

SIZAN KOVA:
insanın beyin kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun mutlaka unutma olacaktır.beyin burada sızan bir kovaya benzetilir. Kullanılmayan bilgiler damla damla azalırken yok oldugu için sızan Kocva adı verilmiştir.

Animistik düşünce =Canlandırmacılık

YUKARİDA OLMAYAN KAVRAMLARI AŞAĞIDA BELİRTİNİZ…

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+


Etiketler: , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,
Eklenme Tarihi: 12 Mayıs 2011

Konu hakkında yorumunuzu yazın

EĞİTİMDE SÜPRİZ/YENİ KAVRAMLAR (18 Yorum)

  1. Slavin’in Etkili Öğretim Modeli

    Slavin’in etkili öğretim modeli, öğrenme düzeyini etkileyen değişkenlerin çözümlenmesi yoluyla, öğrenme başarısının arttılabileceği varsayımına dayanmaktadır. Buna göre etkili öğretim modelinin, dört temel değişkeni vardır. Bunlar:
    ‎1.öğretimin niteliği
    2.öğretim düzeyini uygun hale getirme
    3.güdülenme
    4.zaman

  2. SİNEKTİK (Synectics): Birbirleri ile alakasız parçaları bir araya getirme anlamını taşımaktadır. Temeli analojiye ‘‘ fikirleri başka ortama aktarma ’’ ya dayanan bu etkinlik Gordon tarafından üzerinde derinlemesine çalışılan bir uygulamadır.
    Sinektik uygulamaları için farklı analojiler belirtilmektedir:
    ‎1.Doğrudan Analoji: İki obje yada kavramın basitleştirilerek karşılaştırılmasıdır. İki şeyin karşılaştırılması(bunlar birbirine benzemek zorunda değildir)
    *Farklı bakış açıları yaratır.
    Örnek: Polisin kelepçesi mi, kartalın pençesi mi daha serttir.)% doğru yok.
    Ön yargılardan kurtulmaya yarar.
    2.Kişisel Analoji: Öğrenciden kendisini bir eşya veya bir canlının yerine koyması istenir. Örnek:İyi bir Leoparsın kendini tarif et.
    3.Ters ( zıtlıklarla anlamı güçlendirme) Anoloji: Öğrenciden bir kavram ya da ifadenin zıt, karşıt anlamlarından yararlanması istenerek anlamı güçlendirmesi beklenir. Öğretmenlikte korkulan ama aynı zamanda güzel şey nedir?
    (1.sınıflara okuma yazma öğretmek korkunç, meyvesi güzel)
    4.Fantazik Analoji:
    Arzu ve temenniler listesi çıkartmalı
    Örnek: Işınlanabilmeyi istemek, kel olmamayı istemek, hiç kilo almasam gibi

  3. BUZZ (FISILTI) GRUP: Tartışmalara geniş ölçüde katılımı sağlamak amacıyla, büyük grubun küçük gruplara bölünmesiyle oluşun bu küçük grup tartışma tekniğine Buzz (Vızıltı) grup ya da fısıltı gruplar da denir.

  4. DÜŞÜN –EŞLEŞ – PAYLAŞ STRATEJİSİ
    Düşün-Eşleş-Paylaş, öğrencilerin içerik hakkında konuştukları ve tüm grupla paylaşmadan once fikirlerini tartıştıkları üç aşamalı öğrenci hareketinden oluşan bir işbirlikli tartışma stratejisidir. İşbirlikli öğrenmenin iki önemli özelliği olan ‘düşünme zamanı’ ve akran etkileşimi öğelerini ortaya çıkarır.Düşün-Eşleş-Paylaşın amacı, öğrencilerin bilgiyi işlemelerine, iletişim becerileri geliştirmelerine ve düşünmelerini saflaştırmalarına yardımcı olur.Öğrencilerin cevabı düşünmek, sonra bir akranla paylaşmak ve farklı bir bakış açısı görmek için zamanları olduğundan, daha büyük bir grupla paylaşma konusunda daha istekli ve daha az endişeli olabilirler. Ayrıca, gerekirse cevaplarını değiştirmeleri için de zaman verir ve ‘yanlış’ cevap verme korkusunu azaltır.
    Bu stratejiyle, öğretmen:
    ● Açık uçlu bir soru ya da problem ortaya atar
    ● Öğrencilere, cevapları hakkında düşünmek için bir ya da iki dakika verir.
    ● Öğrencileri, cevaplarını tartışmaları ve fikirlerini paylaşmaları için eşleştirir.
    ● Öğrencilerin cevaplarını küçük bir grupla ya da tüm sınıfla paylaşmaları için fırsatlar verir.

  5. BİLİŞSEL ÇIRAKLIK Bu anlayış,öğretimin bir çırağın yetiştirilmesi sürecini taklit etmesini vurgulamaktadır. Bilişsel çıraklık, belli bir bağlamda, belli öğrenme çıktıları için, öğrenciye bilgiye nasıl ulaşacağı, onu nasıl kullanabileceği ve uygulayabileceği konusunda gereksinim duyacağı bilişsel etkinliklerin öğretmenin bir usta gibi yol göstericiliği ışığında kazandırılması sürecidir. Bu süreçte öğretmen, bir ustanın yaptığı gibi önceden hazırlanmış bir öğretim senaryosu olmadan, öğrencinin gerçek dünya bağlamındaki sorunları çözmesine yardım etmek üzere stratejiler geliştirerek öğrenciye yol gösteren biri olmalıdır.
    Bilişsel çıraklık, bilişsel becerilerin gerçek bir durumda nasıl kullanılabileceği konusunda geleneksel usta-çırak etkileşiminin bazı özelliklerini uyarlayarak kullanan bir yaklaşımdır. Öğrenciler karmaşık ve gerçek bir durumda bilgiye nasıl ulaşıldığını gözlemleyerek öğrenir. Daha sonra da kılavuzlanmış ve desteklenmiş ortamlarda gözledikleri bilişsel becerileri uygularlar.