Öğretim İlkeleri
9.664
Belirlenen hedeflere ulaşma amacıyla düzenlenen eğitim durumlarının planlanmasında ve uygulanmasında doğruluğu ve geçerliği kabul edilmiş olan bir takım ilkelere uyulması gerekir.
Öğretim ilkeleri;
öğretim stratejisinin-yönteminin ve tekniğinin seçiminde ve kullanılmasında rehber niteliği taşır. Öğretim, bu ilkelere göre gerçekleştirilir.
1-Öğrenciye /Çocuğa Görelik (Düzeye Uygunluk)
Öğrenciye görelik, öğrencinin tüm ilgi-ihtiyaç ve yeteneklerinin, fizyolojik –psikolojik ihtiyaçlarının dikkate alınarak öğretimin gerçekleştirilmesi demektir.
Not: Çağdaş yaklaşımlarda öğrenciye görelik hazır bulunuşluğun dikkate alınarak öğretimin bireyselleştirilmesi olarak da ifade edilir.
2-Etkin Kalıtım (Aktivite-Aktiflik)
Çağdaş eğitim anlayışlarına göre öğrenci ne kadar çok duyu organı ile öğrenme sürecine katılırsa öğrenme o derece etkili ve kalıcı olmaktadır.
Not: Geçmişteki öğretmen merkezi öğrenme anlayışının aksine öğrencinin yaparak –yaşayarak öğrenme –öğretme ortamında aktif rol olması söz konusudur
Kaynak: Özcan Demirel , Öğrenme Sanatı – Pegema Yay. – Ankara , 2006
3-Yaşama Yakınlık (Hayatilik)
Öğretmenin temel ilkelerinden biri de yaşamda uygulanabilirliğidir. Bu ilke çevresinde gerçekleştirilen öğrenmelerde öğrenciye sadece bilgi ve beceri kazandırmakla yetinilmez.
Bu bilgi ve becerilerin gerçek yaşamda kullanılmasını sağlayacak kazanımlarda öğrenciye aktarılır.
Not: John Dewey eğitim yaşama hazırlıktan öte yaşamın ta kendisidir diyerek hayatilik ilkesine vurgu yapmıştır. O halde, okuldaki öğretim yaşama yakın ya da yaşamın doğrudan kendisi olmalıdır.
4- Güncellik (Aktüalite)
Öğrenmenin gerçek hayattan örneklerle sağlanması öğrencilerin hayatın gerçekleriyle karşılaşmaları ve işlenen dersler ile güncel olaylar arasında ilişki kurabilmesi bu ilke ile sağlanır.
5-Somuttan Soyuta
Somut olanı öğrenmek kolaydır. Bireyin zihinsel gelişimi de somuttan soyuta doğru gerçekleşmektedir. Bu nedenle özellikle ilköğretimin ilk kademesinde öğretimde somut eşyalar, nesneler ve öğretim materyalleri kullanılmalıdır.
Gerçek materyallerin kullanılamadığı durumlarda görsel –işitsel araçlar ve bilgisayar teknolojisi bu ilkenin uygulanmasını sağlamaktadır.
Not: Piaget’in somut işlemler döneminde(ilköğretim 1. kademe) öğrenciye gözüyle görebildiği eliyle tutabildiği nesneler anlamlı gelmektedir.
Somuttan soyuta ilkesi, araç gereçlerden yararlanarak yapılabildiği gibi soyut kavramların somutlaştırılması ile de gerçekleştirilebilir.
6- Bilinenden Bilinmeyene
Öğretme sürecinin planlanması ve uygulanması esnasında öğrencinin önceki öğrenme yaşantılarında elde ettiği bilgi ve deneyimler dikkate alınmalı, yeni bilgi ve deneyimler mevcutların üzerine inşa edilerek öğretim gerçekleştirilmelidir.
Not: Ausubel ‘Anlamlı Öğrenme’ de yeni bilgilerin, eski sistemlerin içine yerleştirildiğinde öğrenmenin kalıcı olduğunu savunmaktır.
7-Yakından Uzağa
Öğretimin, öğrenciye en yakın fiziksel çevre (yaşanılan yer) sosyal çevre (yaşayış) ve zaman (yaşadığı zaman)dan başlanılarak düzenlenmesi öğrenmeyi daha kolay gerçekleştirecektir.
Yakın zamandan uzak zamana
(şimdiki zaman, yakın gelecek uzak gelecek)
Yakın fiziksel çevreden uzak fiziksel çevreye
(apartman, mahalle, kent, ülke, dünya)
Yakın sosyal çevreden uzak sosyal çevreye
(aile, sülale, toplum, insanlık)
8-Ekonomiklik (Tasarruf) İlkesi
Ekonomiklik ilkesi öğretimin en az emek, en az zaman ve en az enerji sarf edilerek en yüksek verimin alınması ile ilgilidir. Bu ilkede amaç “bir taşla iki kuş vurmak”tır.
Not: Bu ilkenin sağlanabilmesi için öğretimin baştan sona her yönden planlanması gerekir. Doğru bir planlama ekonomiklik ilkesinin etkinliğini arttırır.
9-Açıklık (Ayanilik)
Açıklık,öğretmenin iletişim sürecinde, dersi işlerken ve değerlendirme yaparken (sınavlarda)kullandığı dilin anlaşılır, açık ,net ve anlamlı olması demektir.
Açıklığı arttırmak için öğrenmeyi kolaylaştıran materyaller, görsel-işitsel araç ve gereçler kullanılabilir.
Not: Kullanılan dilin açık ve anlaşılır olması yaşama yakınlık somut eşyalar ve öğretim materyallerinin kullanılması da somuttan soyuta ilkelerini gerektirir.
10-Bütünlük
Bu ilkeye göre çocuk bedensel ve duygu, düşünce, irade gibi ruhsal kuvvetler bakımından bir bütün olarak ele alınmalı ve her yönüyle dengeli biçimde eğitilmelidir.
Not: Kerschen Steiner tarafından ortaya atılan Bu ilkeye göre bilgilerin birbirine bağlı ve birbirine tamamlar şekilde sunulması gerekir.(ilkenin ikinci-yan anlamı)
11-Sosyallik(Otoriteye İtaat ve Özgürlük)
İki boyutu olan bir ilkedir.
Toplumsal boyutu ile otoriteye itaat, kendi kararlarını verebilme yeterliliği boyutuyla da özgürlük anlamına gelir. Bu iki boyut aslında birbirinden ayrı gibi gözüksede ilişkilidir.
Not: Sosyalleşme sürecinde öğrenci: anne-baba-öğretmen ve okul yöneticilerine saygı duyulmalı; din-ahlak-gelenek gibi toplumun manevi güçlerine uygun davranmalıdır. Bu otoriteye itaatin bir gereğidir.
Birey bu kuralları uygularken kendi kararlarını verebilme, kendini yönetebilme, hür karar verebilmenin mutluluğunu ve sorumluluğunu yaşamalıdır. Bu da özgürlüğün bir gereğidir. Çağdaş yaklaşımlar sosyallik ilkesinin bu ikinci boyutu üzerinde daha çok durmaktadır
12-Bilgi ve Becerinin Güvence Altına Alınması
Değişmeyen, evrensel bilginin sonraki kuşaklara aktarılması bilgi ve becerinin güvence altına alınması ile sağlanır.
Kullanılan ya da kullanılmasının gerçek bilginin öğrenci tarafından bilinmesi gerekliliği bu ile izah edilmektedir.
Not: Günümüzde bilgiye ulaşmak onu depolamaktan daha önemli hale gelmiştir. Kitaplar, sesli-görüntülü kayıt cihazları bu ilkenin gerekliliğini azaltmış gibi görünse de bilginin gerçek hayatta tam değerlendirilmesi ve geliştirilmesi için öğrencinin belleğine yerleştirilmesi gerekir.
13-Tümdengelim
Öğretilecek konunun bütünden parçaya, genelden özele evrenden bireye doğru verilmesidir.
Not: Bireylerin bütünü kolay algılaması, dolayısıyla önce bütünün ve genelin öğretilmesi de bu ilke ile ilişkilendirilebilir. Bu yönüyle bütünlük ilkesinin ikinci boyutuyla paralellik arz eder. Bu yüzdendir ki bazı kaynaklarda bu ilke ayrı bir başlık olarak yer almamaktadır.
14-Transfer (Dayanışıklık)
Elde edilen bilginin başka bir problemi yada sorunu çözerken kullanılmasıdır.
Not: Daha önce öğrenilen bilginin yeni bir durumda kullanılması transfer ilkesi ile ilgilidir.Bu yönüyle ‘bilinenden bilinmeyene’ ilkesi ile çakışmaktadır.
15-Basitten Karmaşığa (Kolaydan Zora)
İçerik hazırlarken verilecek bilgilerin,örneklerin basitten karmaşığa,kolaydan zora doğru sunulmasıdır.
Bu öğrencinin kendine olan güvenini,dolayısıyla motivasyonunu arttırır.
Okuyarak öğrenme
|
% 20
|
İşiterek öğrenme
|
% 30
|
Görerek öğrenme
|
% 40
|
Hem görerek hem de duyarak öğrenme
|
% 50
|
Hem görüp hem işitip hem de söyleyerek öğrenme
|
% 80
|
Görüp-işitip-dokunup-söyleyerek öğrenme
|
% 90
|
kaynak: Oğuzhan hoca
Eklenme Tarihi: 10 Mart 2011
saolasın kardeş