Bilimin Açiklama Getiremediği 10 İlginç Konu

yorumsuz
808


Modern tıp artık pek çok hastalığın çaresini buluyor, son 10 yılda teknolojide gelinen nokta hayal sınırlarımızı zorluyor. Ancak bütün bu sevindirici gelişmelere karşın, evren ve güzel gezegenimiz Dünya, hikmetini bir türlü çözemediğimiz sırlarla dolu. Üstelik bu konularda yürütülen çalışmalar, araştırmalar da en azından yakın gelecekte pek umut verici görünmüyorlar. Amerikan LiveScience dergisinde, yüzyıllardır gizemi çözülmeye çalışılan, varlığı ve yokluğu tartışılan, somut kanıtlara sahip olunamadığı için ‘sır’ olarak kalmayı sürdüren, bilimin bir türlü kesin ve akla yatkın bir açıklama sunamadığı tuhaf, ürpertici, merak uyandırıcı, en çok konuşulan ‘10 Gizemli Olgu’nun listesi yayımlandı. Hayaletlerden UFO’lara, psişik güçlerden ‘déjà vu’ duygusuna kadar tartışılan ve açıklanamayan 10 fenomen sizi bekliyor.

1 – BEDEN / ZİHİN BAĞLANTISI

Bir efsaneye dönüşen ‘plasebo etkisi’ zihinle beden arasındaki muhteşem ilişkinin en basit kanıtı. Bu etki kendini şöyle gösteriyor: Sahte, yani aslında ilaç olmayan bir ilaç aldıklarından habersiz denekler, dertlerine derman olacak bir hap ya da şurup içtiklerini düşündüklerinden kendilerini daha iyi hissediyorlar. Üstelik etki kimi zaman bununla da kalmıyor, tıbbi belirtilerde de düzelme görülüyor. Bazen de bu ‘yalancı’ ilaçların işe yaradığını kanıtlamak istercesine, içtiklerinin etkisiyle acı çekiyorlar. Plasebo deneklerine bakınca, insan ister istemez, zihin neye inanırsa bedeninin de onu yaşadığına hüküm getiriyor. Pek çok uzman, zihnin yardımıyla bedenin kendi kendini iyileştirebilme kabiliyetinin, modern tıbbın yaratabileceği bir ‘mucize’den kat be kat büyüleyici olduğuna inanıyor.

2 – HAYALETLER

“Ölü insanlar görüyorum” repliğiyle zihnimize kazınan ‘Altıncı His’ filminden, lisedeyken ev partilerinde pek çoğumuzun katıldığı masum ruh çağırma seanslarından, çocukken masal gibi dinlediğimiz korkulu hayalet hikâyelerine kadar ruhlar üzerine hep konuşulur. Hayaletlerin varlığı hakkında ciddi bir kanıt olmamakla birlikte, onları gördüğünü, onlarla konuştuğunu, onların fotoğraflarını çektiğini ısrarla anlatan -içten ya da değil- şahitler, pek çoğumuzun yakın çevresinde bile mevcut.

3 – DEJA VU

Fransızca bir kelime olan ‘déjà vu’, Türkçede ‘daha önce görülmüş’ anlamını taşıyor. Açıklamak istediği durum ise şu: Özel bir anı ya da birtakım koşulları, aynı şekilde daha önceden de yaşamış olduğunuzu hissetme hali. Herkesin hayatında bir ya da birkaç kez yaşadığı bu duygu, şaşırtıcı, anlaşılmaz, gizemli ve evet ürkütücüdür. Birçok kişi ‘déjà vu’ hissini psişik bir deneyim olarak algılar. Birçok kişiye göre ise bunlar, önceki hayatlarımızdan davetsiz çıkıp gelen anlık karelerdir. Araştırmacılar ‘déjà vu’ ile ilgili bazı açıklamalar yapmaya çalışsalar da, bu tuhaf hissin nedeni, bir gizem olmayı sürdürüyor.4 –

TAOS UĞULTUSU

ABD’nin New Mexico eyaletinde bulunan küçük Taos kentini ziyaret eden bazı turistler ve vatandaşlar, yıllardır, çöl havasında gizemli, güçsüz, düşük frekansa sahip bir uğultu ve titreşim duyduklarını anlatıyorlar. Bu iddiada bulunanlar, Taos vatandaşlarının sadece yüzde ikisini oluşturuyor. Bazıları bunun çöldeki garip birtakım akustik sorunlarından kaynaklandığını düşünürken, bazıları da bir çeşit kitle histerisi ya da uğursuz bir sır olduğuna inanıyor. Duyulduğu iddia edilen sese ister vızıltı, ister uğultu, ister titreşim deyin; ister psikolojik, ister doğal, ister doğaüstü olduğuna inanın… Hakkında bilinen bir tek gerçek var: O da şimdiye kadar hiç kimsenin bu garip sesin kökenini ortaya çıkaramadığı.

5 – DUYU ÖTESİ ALGI

 

Hem Doğu, hem de Batı toplumlarında, bazı insanların bir çeşit psişik güçleri olduğuna inanılıyor. Bugüne dek psişik güçleri olduğunu iddia eden kişiler, araştırmacılar tarafından pek çok teste tabi tutuldu. Ancak elde edilen sonuçlar her seferinde ya olumsuz ya da muğlak ve şüpheliydi. Altıncı hissin gücüne inanan pek çok kişi, psişik güçlerin test edilemeyeceğini, çünkü bir nedenle kendilerine şüpheyle yaklaşanların ya da bilim adamlarının yanında azaldığını vurguluyor. Eğer bu tespit doğruysa, bilimin psişik güçlerin varlığını, gelecekte de ne ispat edebilmesi ne de çürütebilmesi mümkün görünmüyor.

6 – ÖNSEZİ

İster altıncı his, ister önsezi, ister kötü hisler diyelim; hepimizin hayatımızda en az bir ya da birkaç kez garip sezgilerimizi rehber alarak hareket ettiğimiz olmuştur. Elbette bu karamsar hislerimiz çoğunlukla yanlış çıkar. Ancak kimi zaman kimi insanların altıncı hisleri -ne yazık ki- doğru alarm verir. Psikologlar bu durumu açıklarken insanların bilinçaltlarında, farkında olmadan çevremizdeki dünya hakkında bilgi topladığını vurguluyorlar. Bu şekilde biz aslında sadece ‘görünüşte bilmediğimiz’ bazı şeyleri biliyor ya da hissediyoruz. Ancak söz konusu bilgiler bilinçaltımızın derinliklerinde yaşadığı için, bunun nasıl olduğunu bir türlü anlayamıyoruz. Bu açıklama kimileri için tatmin edici olsa da pek çok araştırmacıya göre önsezi, kanıtlanması ve üstünde çalışılması zor bir konu.

7 – ÖLÜMDEN SONRA HAYAT

Hayatlarında bir kez ölüme yakın deneyim geçirmiş kişilerin bazıları, karanlık bir tünelde yol alıp, sonunda beyaz bir ışık huzmesine kavuştuklarına dair hikâyeler anlatır. Bunlar arasında sevdiklerinize kavuşmak, garip bir huzur hissetmek gibi daha renkli öyküler de mevcuttur. Bu deneyimler son derece etkileyici olmakla beraber, maalesef kimse ‘öbür taraf’tan elinde bir kanıtla ya da doğrulanabilir bir bilgiyle geri dönmeyi başaramadı. ‘Öbür dünya’ meselelerine kuşkuyla yaklaşanlar, söz konusu deneyimlerin travma geçirmiş bir beynin gördüğü halüsinasyonlar olduğunu vurguluyorlar. Tabii bu nedenle de son derece doğal ve açıklanabilir olduklarını… Ölüp de geri dönen olmadığına göre, bu konu gizemini koruyacak.

8 – UFO’LAR…

UFO deyince genelde insanların aklına uçan daireler, kısacası uzay gemileri gelse de UFO’nun açılımı ‘Tanımlanamayan Uçan Nesne’… Ve bu nedenle evet UFO diye bir şey var. Çünkü dünyanın her tarafında, gökyüzünde ne olduğunu tanımlayamadıkları birtakım objeleri gördüğünü söyleyen insanlar var. Ancak bu obje ve ışıklar, aslında uçak mıdır, meteor mudur yoksa gerçekten Marslıların son model uzay gemisi midirş Bu bir türlü açıklığa kavuşamıyor.

9 – ASLA BULUNAMAYAN KAYIPLAR

İnsanlar bazen kaybolur. Bazıları yaşadıkları hayattan kaçar, bazıları büyük çaplı ve cesetlerin tanınamadığı kazalarda yitip gider, bazıları cinayet kurbanı olur. Kayıplar ölü ya da diri bulunur. Ancak bazı insanlar vardır ki adeta buharlaşırlar. 1872’de Portekiz yakınlarında bulunan ‘hayalet gemi’ Marie Celeste’in mürettebatı, Amerikan işçi lideri Jimmy Hoffa bu şekilde kayıplara karışanlardan sadece bazıları. Kaybolanlar, normal şartlarda polis soruşturması, itiraflar ya da tesadüf sonucu bulunuyor. Ancak ortada kanıt olmadığı zaman insan, psişik detektiflerin işe ele atması gerektiğini düşünüyor.

10 – BÜYÜK AYAK

Bu gizem de Amerika’dan… Yeni Kıta’da yıllar boyunca, insana benzeyen, bol tüylü, son derece iri, ‘Büyük Ayak’ adlı bir yaratığı gördüğünü iddia eden sayısız insan ortaya çıktı. Tüm kıta çevresinde kaydedilen iddialar eğer doğruysa, aslında binlerce Büyük Ayak’ın yaşıyor olması gerekirdi. Ancak bugüne kadar bu korkunç yaratığa ait tek bir ceset bile bulunamadı. Ortada belirsiz fotoğraflar, video kayıtları ve tanıkların açıklamalarından başka bir şey yoktu. Görünen o ki, Büyük Ayak da, İskoçya’nın varlığı bir türlü kanıtlanamayan ünlü Loch Ness canavarı gibi gizemler dünyasındaki yerini koruyacak.

TEMPO

 

Sosyal Medyada Paylaş Facebook Twitter Google+


Etiketler: ,
Eklenme Tarihi: 16 Kasım 2011

Konu hakkında yorumunuzu yazın